İsmail Müftüoğlu "Aldatmaya devam ederler..." başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Bazı sözlerimiz, bazı alıntılarımız, kurduğumuz bazı cümlelerimiz, bazılarının kalbine mızrak gibi saplandığı için vaveyla koparıyorlar ama tamtam dansına devam ediyor, kılıçlarını da asla indirmiyorlar. Hak söz ve söylemler son derece tesirli olduğu halde bunlara etki etmiyor. 

Bir ülkede yönetim ehliyetsizlerin elinde kalırsa, yönetimlerde başarısızlıklar zirve yapar, tenkit edildiklerinde de zırvalamaya başlarlar. Zira bunların başarısızlıkları tabanda makes bulur. Bu gibi yönetimler kurak ve o derece beceriksizdir. 

Ülkelerinin dertlerinden ziyade kendi menfaatleri için, lüks için mücadele verirler. Hanlara, konaklara, köşklere, son model arabalara, uçaklara, helikopterlere sahip olurlar. Keyif ve saltanat içinde, milleti ve memleketi düşünecek vakitleri kalmaz. Onun için haklı olarak yapılan eleştirilere sabredemez, milleti aldatmak için bağırır, tehditkâr konuşmalar yapmaktan utanmazlar. 

Ekonomik kıskaç altında inleyen insanların sesini duymamak için kulaklarını kapatırlar. Çünkü bunların vicdan tamburaları ‘tın’ bile etmez. Gönülleri nasırlaştığı için de merhamet damarları kurur, insaf melekeleri yok olur. Zira yönettiklerine tepeden bakar, milletin derdinden bihaber yaşamaya çalışırlar. Ondan sonra da vatan, bayrak edebiyatı yaparak aldatmaya devam ederler.

Bu gibilerin icraatlarında şike vardır. Haklıya hakkı verilmez ama yandaşlarına kapılar ardına kadar açılarak, ‘yiyin efendiler yiyin’ denir. Korunanların maddi menfaatleri her gün biraz daha doruklaşır, holdingleşirler. Bu gibiler vergi kaçırmada yarışır, onların vergileri zaman zaman affa tabi tutulur, böylece milleti sömürmeye devam ederler. Bu düzene hayır diyenler de susturulur. Çünkü her türlü güç namertlerin elindedir, istedikleri gibi kullanırlar.

Unutmamak gerekir ki; ‘Zulm ile abad olunmaz’, ‘çıkar aheste aheste.’ Bunların kahır ekseriyeti devletin imkânlarından müstefit oldukları için hiç kimseden korkmazlar. Onun için de hayatlarını bildikleri gibi sürdürürler. Eğlencelerinde, yat gezilerinde hesapsız masraflarını devlete ödetirler, seyahatlerinde de devletin uçaklarını baba malı gibi kullanırlar. Utanmadan da ailece poz verirler, tarihi şehirleri gezerler.

Ondan sonra da tasarruf tedbirlerinden dem vururlar. Kendi şatafatlı hayatlarından en ufak bir kısma olmadığı halde, alıştırılmış papağanlar gibi sadece konuşurlar. Yandaşları da onları alkışlamaya devam eder. Böylece milletin iğbirarını çekerler, utanıp hizaya girmezler.

Sen ki bir sapık ırza geçse nefret kusarsın

Milletin ruh ırzına geçerler de susarsın (Necip Fazıl)

Mehmet Akif merhum da;

Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem,

Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım

demiştir.

Sonuç olarak Prof. Dr. Yusuf Özertürk’ün bir tespitinde belirttiği gibi; “Sen hakkı söyle, güzel öğüt ver (gerçeği söyle), almayana, hatta kızanlara aldırma! Karanlıkta bir kibrit ışığı bile önemlidir. Kimse anlamasa da Allah var ya…” 

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz. 

“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”      

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). İstanbul dışından – 27.05.2024