Çoğu insan kendini her konuda ehil sanarak, işe girişir. Sonuç düşündüğü gibi çıkmayınca da ye’se kapılır, üzülür ama ihtirasından da vazgeçmez, çırpınıp durur. Oysa meselelere objektif bakılabilse, o zaman fazla yorulmaz, enerjisini de boşa harcamaz, bitkin de düşmez.

                                   Ne var ki ihtirasları onu daima zorlar, farkına varmadan akıl yorgunluğuna düşürür, aklını iyi kullanamaz hale getirir. O zaman da hem kendisine, hem de insanlara zarar verir. Böylece yaptığı işten hayır gelmez. Aklını kullanan insan, düşünmeden hareket etmez. Çünkü gelecek muhtemel zararı idrak ederek hareket eder, böylece yanlış fiilinden rücu eder, zarardan kurtulur.

                                   Malum, insanlar muhteristir. Her şeyi başarabileceğini sanarak hareket eder. Böylece zarar vermesi ziyadeleşir, insanlara da faydası olmaz. Sadece kendisine sıkıntı verir. Onun için, herkes bu duruma düşmeden, iyice düşünüp, ondan sonra yola revan olmalıdır. Böylece muhtemel tehlikelerden kendini kurtarmalıdır. Nitekim insanoğlu bilmediğini bilse, problemlerini daha sağlıklı çözer, insanlara da zararı azalmış olur.

                                   Ne var ki naehil insanlar düşünmeden her şeye talip olur. Genel başkan, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, vali, general, hâkim, savcı, profesör olmak ister. Bu hal nefsin taşkınlığından ileri gelir. İhtiraslarını törpülemeyen insanlar, daima hüsrana yuvarlanır. O zaman da taşkın olur, had-hudut tanımaz hale gelir, eşkıyalaşır, terör estirir.

                                   Bugün siyasetimizi, yönetimimizi tevdi ettiğimiz insanları hangi kıstaslara göre tayin etmekteyiz. Onları milli ve manevi süzgeçlerden geçirmeden, onları imtihana tabi tutmadan görevlendirme yaptığımız için, her türlü çile çukurları içinde debelenip duruyoruz. Onun için de onlar başımızda boza pişirip duruyorlar.

                                   Ondan sonra, o adamlar nefes almadan yüksek tahsili ve ekonomi bilgisi de olmadığı halde ahkâm kesiyorlar. Millet de bu saçmalığı sessizlik içinde kabullenebiliyorsa, o ülkenin selameti bahis konusu olabilir mi?

                                   Bu hal, akli melekeleri sıkıntılı olan insanın hekim olmasına benzer. Onun her müdahalesi, sadece insanları öldürür, şifayap etmez. Devleti idare eden ve mesleklerini icra eden herkesin gerekli eğitim ve öğretimden geçiş belgesini alması gerekir. Aksi halde insanların hayatı tehlikeye girer. O zaman da ülkede, beklenen huzur yerine, huzursuzluklar meydana gelir, her konuda şaşkınlık yaşanır, yönetim aksar, haksızlıklar tavan yapar.

                                   Bunların olmaması, işi ehline vermekten geçer. Bu husus göz ardı edilirse, sıkıntılar ve her konuda problemler ziyadeleşir. O zaman da tedirginlik hâkimiyetini kurar, ülkede huzur kalmaz, çatışmalar çoğalır, suçluluk oranı artar, adalet iş göremez hale gelir, herkes ihkakı hakka tevessül eder. Böylece ülke, meslek kuruluşları ve bilhassa siyasi partiler perişanlığa yuvarlanır. Erken kalkanlar da düşünüp, düşünmeden gayrı hukuki işlere tevessül eder ve cezaevleri dolmaya başlar.

                                   Olumsuzlukların meydana gelmesi, kendini her şeyde üstün görme hastalığından neşet etmektedir. Bir de bunlara oylarıyla teşne olanlardan ileri gelmektedir. İşin ehline verilmemesinden kaynaklanmaktadır. Emanet ehline verilmediği zaman, kıyametin yakın olduğunu hazreti peygamberimiz buyurmuştur. Onun için herkes haddini bilmeli, ukalalıktan uzak durmalıdır.

                                   Aksi halde ülke ister istemez sıkıntıya düşer, insanlar da üzülmeye mahkûm olur. Bu sıkıntılardan kurtulmak için adam gibi adamlara görev verilmelidir. Bu konuda yandaş, karındaş değil, ehil olana yardımcı olunmalıdır.

                                   Rahman ve Rahim,

                                   Kadir ve Muktedir,

                                   Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

                                   “Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”                                  

                                   Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47).

Beylerbeyi – 22.04.2024