Yerel seçimlere sayılı günler kaldı. 2019 seçimlerine göre 2024 seçimlerinde adaylar ve saha tepkileri çok farklı oldu. Saha 2019 seçimlerine göre daha sessiz.

Bunu seçmenden oy isteyen aday yorumlarından alıyoruz veya az çok her seçim kendi havasını zaten ortaya koyuyor.

Benim ele almak istediğim asıl husus adayların oy uğruna söyledikleri ve söylemedikleri. İşin aslı daha önce Binali Yıldırımın söylediği bir şey vardı hatırlarsınız. “Seçim kampanyalarında söylenenle, sorumluluk omuzlarınıza yüklenince, söylemleriniz hiçbir zaman aynı olmaz. Hiçbir ülkede de aynı olmaz. Bu siyasetin gereğidir, siyasetle hakikat, her zaman birbiriyle örtüşmez.”

Yani seçim kampanyalarında biz halka oy vermeleri için büyük büyük yalanlar söylüyoruz. Bunun başkaca bir tercümesi olmadığı sanırım aşikar. Ama bu söylem insanların gözlerinin içine baka baka söylendiği halde maalesef halk söylemlerle kandırılmaya devam ediyor. 

Şimdi bu seçim üzerinden söylenen ve söylenmeyenleri bir düşünelim. İsim vermeden devam etmek istiyorum ama okuyucu zihninde isimleri kendi koyacaktır zaten. Devlet gücünü tüm imkanları ile kullanan adaylar bir tarafta diğer tarafta kendi teşkilat gücünü kullanan siyasi partiler. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş ile maalesef devlet kurumları parti devleti haline geldi. Bunun en bariz göstergesi hali hazırda devleti yönetmekle görevli olan devletin bakanları, bakanlıkları yerel seçimlerde kendi partilerinden olan adaylarının kazanması için meydanlarda aday gibi çalışması kimsenin dikkatini çekmiyor. 

Ayrıca hali hazırda görevde olan belediye başkanları devam eden adaylıklarını belediyelerin ekip ve ekipmanları ile devam ettirmeleri kimsenin dikkatini çekmiyor. 

Şimdi gelelim vaatler üzerinden seçmenden oy talep edilen söylemlere.

Bakanlıkları döneminde mevcut yapılara, oy almak uğruna yapı kayıt belgesi verenler sonrasında bu mağduriyetlerde, hiç payları yokmuşçasına oluşturdukları mağduriyetler üzerinden oy devşirmeye çalışanlar. Hatırlayalım 11 ilimizde meydana gelen büyük depremde hiç bir statik kontrol yapılmadan yapı kayıt belgesi verilen binalar hepsi insanlığın üstüne yıkılmadı mı? Şimdi meydanlarda kentsel dönüşüm vaatleri ile oy toplamaya çalışmak çok büyük bir tezat değil mi?

İnsanı üzen, zihnini yıpratan şey, bu söylemlerin karşılık buluyor olması! Tabi bir de şu konu var; 20 yıldır iktidarda olan bir partinin hali hazırda işin başında olduğu halde çözmediği konuları vaat olarak tekrar kullanması ve oy talep etmesi sadece bana mı garip geliyor. 

Madalyonun diğer tarafını da ayrıca okumak lazım. Devleti hali hazırda yöneten iktidar mensupları, kendi partisinden olmayan belediyelerde halkın sorunlarını seçilen belediye başkanı ile birlikte çözüm üretmesi mümkün değil midir? Halka hizmet götürülmesi için illa kendi adayının mı seçilmiş olması gereklidir? Pekala, örneğin sorun kentsel dönüşüm ve deprem ise ilgili bakanlıklarla beraber yerel yönetimler hangi partiden olursa olsun birlikte deprem ve kentsel dönüşüm sorunlarını çözemezler mi? Bu mümkün değil midir? 

Bu anlayışın olmadığı hiçbir siyasi parti samimi değildir. Bana oy verirsen sana hizmet ederim, oy vermezsen sana hizmet gelmez. İşin en acısı bunu, ülkeyi yönetenlerin en başındakilerin söylemiş olması. Bu anlayış çözüm değil, çatışma ve problemi beraberinde getirir, kurumları kutuplaştırır. Demek ki asıl dert halkın sorunlarını çözmek değil koltuğun kimde olduğu hangi partide olduğudur.

Bir de şu var hali hazırda iktidarda olan ve miting yapmaktan öteye gidemeyen, mazluma değil, zalime yardım ve ihtiyaç malzemeleri taşıyan gemileri bile durdurmaktan aciz, iktidar ama muktedir olamayan partinin, israil vahşetinde canlarını veren masum yavrularımızın, bacılarımızın binlerce şehidin üzerinden siyaset yapması "belediye seçimlerinde" "oyunuzu bana verin gazze sevinsin" diyerek oy talep etmesi vicdanlarda kocaman bir yara açmadı mı?

Ekonominin kötü yönetimi ile beraber halkı yoksullaştıran gelir dağılımdaki adaletsizliği körükleyip orta sınıfı yok ederek milleti sosyal yardımlara mahkum edenler, 4.4 milyon haneye sosyal yardımda bulduk diyerek yoksulluğun bile reklamını yapmadılar mı?

Yereli yönetecek idarecilerin seçimi için 2 gün sonra seçime gideceğiz. Bu seçimde tüm bunları göz önünde bulundurarak tercihlerimizi yapmak mecburiyetindeyiz. İktidarda olanlar, hali hazırda görevde olanlar zaten yapmak isteseler şimdiye kadar vaat ettikleri projeleri yapmazlar mıydı veya yapamazlar mıydı? Oy almak için Gazze‘yi alet olarak kullananlar iki gün sonra sahnelerde halay çekmediler mi? 

Son olarak Milli Görüşün Rahmetli Lideri Prof.Dr.Necmettin Erbakan'ın yerel seçimler için söyledikleri ile yazımı bitirmek istiyorum. "Belediye başkanlarını iktidar partisinden seçerseniz daha fazla hizmet gelir sözü yalandır ve sadece bir aldatmacadır. Çünkü belediyelerin gelirleri kimsenin keyfine bırakılmamıştır, kanunla düzenlenmiştir. Nüfuslarına ve kendi imkanlarına bağlıdır."

İşte halkı oy ile tehdit edenlerle ömrünün sonuna kadar halka gerçek hizmet eden bir liderin söyledikleri ortadayken aklı selim davranmak hepimiz için son derece önemli.

Söylenenlerden çok arka planda söylenmeyen, yapılabilecek o kadar şey varken millet ve ümmet için yapılmayanlara bakarak bu seçimleri geride bırakalım.

Selam ve dua ile...