AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı, Türk Akreditasyon Kurumu ve AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı' nın (Türkiye Ulusal Ajansı) 2026 bütçesi, kesin hesabı ve Sayıştay raporları görüşülmeye başlandı. Görüşmeler Dışişleri Bakanı Hakan Fida’ın sunumuyla başladı.

2025 yılına bakıldığında yakın coğrafyadan küresel düzleme uzanan çok katmanlı bir sınamalar silsilesiyle karşı karşıya olunduğunu gördüklerini dile getiren Fidan" “Küresel ölçekte güç dengelerinin yeniden şekillendiği ve rekabetin arttığı, öngörülebilirliğin azaldığı mevcut uluslararası ortamda, gündemi artık ‘Hangi kriz ne zaman nereye sıçrar’ endişesi belirlemektedir. Bununla birlikte, yeni ve kapsamlı bir teknolojik dönüşüm dalgasıyla da karşı karşıya olduğumuz açıktır" dedi.

"Türkiye, İsrail’in bölgeyi istikrarsızlığa sürükleme girişimleri karşısında kararlı bir duruş sergiledi"

Gazze’deki soykırımın 2025 yılı boyunca dış politikanın ana gündem maddeleriden biri olduğunu kaydeden Bakan Fidan, “İsrail’in saldırgan politikaları, Gazze ile sınırlı kalmamış; Lübnan, Suriye ve İran’ı içine alan geniş bir coğrafyaya yayılmış, hatta arabulucu konumundaki Katar’a kadar uzanarak bölgemiz için büyük bir tehdide dönüşmüştür. Türkiye, İsrail’in soykırım politikaları ve bölgeyi istikrarsızlığa sürükleme girişimleri karşısında kararlı bir duruş sergilemiştir" ifadelerini kullandı.

"İki devletli çözüm hedefiyle çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz"

İsrail’in ihlallerine rağmen şu ana kadar ateşkesin büyük ölçüde korunduğunu, çeşitli kısıtlamalara karşın Gazze’ye yönelik insani yardım sevkiyatının başladığını dile getiren Bakan Fidan, "Ülkemizin bu süreçte oynadığı rol, uluslararası toplum tarafından takdirle karşılanmıştır. Gazze’de sağlanan ateşkesi uluslararası mekanizmalar eliyle tahkim etmeye dönük çalışmalarımız kararlılıka sürmekte. Bu çerçevede, New York’ta başlatılan süreçte yer alan ülkelerle, 3 Kasım 2025 tarihinde, İstanbul’da Gazze konulu bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıda yapılan istişareleri takiben, ortak önerilerimiz çerçevesinde güncellenen karar tasarısı, ABD tarafından BM Güvenlik Konseyi’ne sunulmuş ve kabul edildi. Bundan sonraki aşamada, sürecin yakın takipçisi olacak ve iki devletli çözüm hedefiyle çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz” diye konuştu.

"Gazze’ye en çok ayni yardım gönderen ülkelerden biri olduk"

Gazze krizinin başından bu yana sivillere yardım ulaştırılması için yoğun çaba sarf ettiklerini belirten Fidan, “Bakanlığımızın yürüttüğü kurumlararası çalışma neticesinde, 103 bin tondan fazla insani yardımla, Gazze’ye en çok ayni yardım gönderen ülkelerden biri olduk. Yardım sevkiyatlarımız Mısır’ın El Ariş Limanı’na gönderdiğimiz gemiler vasıtasıyla devam etmekte. Diğer yandan, Gazze’ye desteğimiz sadece insani yardım malzemelerini değil, hasta ve yaralıların ülkemizde tedavisini de kapsıyor. Aynı zamanda, Yakın Doğu’daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) gerek maddi gerek siyasi desteğimizi sürdürüyoruz. Bunun bir yansıması olarak, UNRWA’nın Ankara Temsilcilik Ofisinin Açılmasına dair Anlaşma Yüce Meclisimiz tarafından onaylanmıştır. Gazze’deki insani yardım çalışmalarının sahada uyumlu ve etkin biçimde yürütülmesini teminen tesis edilen Filistin İnsani Yardımlar Koordinatörlüğü görevini, Büyükelçi Mehmet Güllüoğlu titizlikle sürdürmektedir” ifadelerini kullandı.

"Barışın anahtarı iki devletli çözümdür"

Fidan, “Filistin’de ve bölgede barışın anahtarı iki devletli çözümdür. Bu hedef doğrultusunda, İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi Dönem Başkanı olarak, Filistin davasında İslam dünyasında ortak duruş sergilenmesi için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmekteyiz” dedi.

En uzun sınıra sahip olunan Suriye’nin tüm veçheleriyle dış politikanın öncelikli konusu olmaya devam ettiğine dikkati çeken Fidan, "Suriye halkının özgürlüğe kavuşmasından bu yana geçen 11 aylık dönem, Suriyeli kardeşlerimize kendi geleceğini tayin etme imkanı sunan yeni bir sayfa açmıştır. İlk günden bu yana Suriye halkının yanında duran ve milyonlarca Suriyeliye kapılarını açan bir ülke olarak bu yeni dönemi, Suriye ile ilişkilerimizi canlandırma ve derinleştirme imkanı olarak görmekteyiz. Biz, sürecin başından itibaren, Filistin davasında olduğu gibi, Suriye konusunda da bölge ülkeleriyle etkin bir eşgüdüm içerisinde olduk. Suriye’nin 13 yıl sonra İslam İşbirliği Teşkilatı’na geri dönüşüne öncülük ettik" diye konuştu.

"8 Aralık’tan bu yana Türkiye’den 550 binden fazla Suriyeli ülkelerine geri döndü"

ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin, Suriye’deki yeni yönetimle yapıcı bir angajman geliştirmesine Türkiye’nin aracı olduğunu söyleyen Fidan, "Yaptırımların kaldırılması sürecinde aktif rol üstlendik. Büyükelçiliğimizi ve Başkonsolosluğumuzu süratle faaliyete geçirerek, diğer ülkeleri de Suriye hükümeti ile diplomatik angajmana teşvik ettik. THY’nin Şam seferlerini başlatmasıyla Suriye’nin dış dünyaya erişimini sağladık. Tüm bu çabalarımız neticesinde, gelinen aşamada, Suriye’nin uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yolunda kısa zamanda büyük mesafe kat edildi. Bu gelişmeler neticesinde, 8 Aralık 2024 tarihinden bu yana Türkiye’den 550 binden fazla Suriyeli ülkelerine geri dönmüştür” dedi.

Fidan, "Önümüzdeki dönemde; Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğinin muhafazası temelinde güvenliğin tesis edilmesi, PKK ve DEAŞ uzantıları başta olmak üzere, Suriye’nin tüm terör unsurlarından temizlenmesi ve tüm silahlı grupların birleşik bir ordu çatısı altında bir araya getirilmesi, halkın tüm kesimlerinin temsil edildiği kapsayıcı bir yönetimin tesis edilmesi, uluslararası toplumun aktif desteğiyle, ülkenin yeniden imarıyla ekonomik kalkınmanın sağlanması ve geri dönüşlerin sürdürülebilir kılınması, temel önceliklerimizi teşkil etmektedir” diye konuştu.

"Suriye sahasından ulusal güvenliğimizin tehdit edilebileceği ortamın kök salmasına izin vermeyeceğiz"

Bu konularda kaydedilen gelişmelere rağmen Suriye’de güvenlik ve istikrarın önünde hala muhtelif sınamaların mevcut olduğuna değinen Fidan, "10 Mart Mutabakatı’nın hayata geçirilmesine yönelik olarak ABD ve Suriye hükümetiyle yakın eşgüdüm sürdürülmektedir. Diğer yandan, İsrail’in Kuneytra, Dera ve Süveyda bölgelerinde yürüttüğü faaliyetler, güneyde yeni bir gerilim hattı yaratmaktadır. Tüm bu risklerin önünü almak üzere Suriye’nin terörle mücadele kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımız sistematik bir şekilde devam etmektedir. Suriye sahasından ulusal güvenliğimizin tehdit edilebileceği bir ortamın kök salmasına izin vermeyeceğiz. Yüce Meclisimiz tarafından Ekim ayında üç yıllığına süresi uzatılan tezkere bu yoldaki en güçlü dayanak ve referans noktamızdır” dedi.

Karaman'da gıda güvenliğini tehdit eden peynirlere el konuldu
Karaman'da gıda güvenliğini tehdit eden peynirlere el konuldu
İçeriği Görüntüle

"Ukrayna’da barışın sağlanması için etkin çabalarımızı ilerleteceğiz"

Ukrayna’nın bağımsızlığına egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tam destek verirken, hem Rusya ile hem Ukrayna ile ilişkileri kendi bağımsız gündemleri dahilinde yürütmeye devam ettiklerini söyleyen Fidan, şöyle konuştu:

“Savaşın başından bu yana diplomasi, diyalog ve insani hassasiyeti önceleyen dengeli politikamız sayesinde, tarafları müzakere masasında buluşturabilen yegane ülke olduk. 2025 yılında Rusya ve Ukrayna arasında üç tur doğrudan görüşmeye İstanbul’da ev sahipliği yaptık. Esir takası başta olmak üzere insani alanlarda sonuç üreten bu görüşmeler, Türkiye’nin sorunun çözümündeki kritik rolünü bir kez daha ortaya koymuştur. Savaşı sona erdirmeye dönük çabalarımızı sürdürürken, savaş sonrasına ilişkin hazırlıkları da aynı ciddiyetle ele almaktayız. Önümüzdeki dönemde, Ukrayna’da barışın sağlanması için etkin çabalarımızı ve kolaylaştırıcı rolümüzü kararlılıkla ilerleteceğiz. Bu çabalarımızı yürütürken, Karadeniz’de güvenlik mimarisinin temel taşı olan Montrö rejimini de aynı kararlılıkla korumaktayız.”

Kalkınma Yolu Projesi’ne her platformda destek vermekteyiz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2024’te Irak’a yaptığı ziyaretle Irak işbirliğini daha ileriye taşımaya öncelik verdiklerini söyleyen Fidan, "2025 yılı boyunca karşılıklı üst düzey ziyaretler neticesinde imzalanan 11 anlaşma ve su alanındaki iş birliği çerçevesi belgesiyle ilişkilerimizin hukuki temelini güçlendirdik. Hem Irak’ın hem de bölgemizin istikrar ve refahına kaydadeğer katkı sunacak Kalkınma Yolu Projesi’ne her platformda destek vermekteyiz" ifadelerini kullandı. Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İhracat ortaklarımız arasında dördüncü sırada yer alan Irak ile ticaretimizin önündeki engelleri kaldırmaya ve ticaret hacmimizi artırmaya yönelik çalışmalarımızı da sürdürmekteyiz. Irak makamlarının Terörsüz Türkiye sürecine destek verdiklerini de memnuniyetle müşahede ediyoruz.

Irak’ta 11 Kasım’da düzenlenen Irak Temsilciler Meclisi seçimlerinin sorunsuz bir şekilde tamamlanmasından ayrıca memnuniyet duyuyoruz. Seçim sonuçlarının, Irak’ın birliğinin ve bütünlüğünün güçlenmesine katkı sağlamasını, Irak ve bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Irak’ın kurucu unsurlarından birini teşkil eden ve ülkemiz ile Irak arasında beşeri dostluk köprüsü vazifesi gören Türkmen soydaşlarımıza her alanda desteğimizi de sürdürmekteyiz."

Fidan, İran ile yürütülen diyalog ve işbirliğini hem ikili ilişkilerin sağlıklı şekilde ilerlemesi hem de bölgesel istikrarın korunması açısından önem taşıdığını belirterek, "Bu anlayışla, önümüzdeki dönemde Tahran’da düzenlenmesi planlanan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 9’uncu Toplantısı için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Haziran ayında 12 gün süren İran-İsrail Savaşı, bölgesel ve küresel ölçekte ciddi riskler yaratmıştır. Türkiye olarak İsrail’in saldırganlığını açık bir dille kınadık ve sorunun ancak diplomasi kanallarının işletilmesiyle çözülebileceğini her platformda vurguladık. Bugün oluşan görece sükunetin vakit kaybetmeden diyalog yoluyla kalıcı bir çözüme dönüştürülmesi önem taşımaktadır. Aksi halde gerilimin yeniden kontrol dışı bir şekilde tırmanma riski de mevcuttur" dedi.

"Kıbrıs Türk halkının huzur ve kalkınmasına yönelik gayretlerimizi sürdüreceğiz"

Yunanistan ile yürütülen pozitif gündemin 2025 yılındaki üst temaslarla korunduğunu vurgulayan Fidan, şöyle konuştu:

"Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Altıncı Toplantısı’nın önümüzdeki dönemde Ankara’da düzenlenmesini öngörüyoruz. Güven Artırıcı Önlemler süreci, 6 Şubat depremlerinin ardından canlandırılmış; son toplantı 23 Ekim 2025’te İzmir’de gerçekleştirilmiştir.

Diğer yandan, Batı Trakya Türk Azınlığı ve Onikiadalar’daki soydaşlarımızın karşı karşıya olduğu eğitim, dini özgürlük ve diğer temel haklara ilişkin kısıtlamalara ve haksız uygulamalara karşı gerekli tüm girişimlerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Yunanistan ile ilişkilerimizi iyi komşuluk temelinde geliştirme irademizi korurken, milli menfaatlerimizi ve soydaşlarımızın haklarını koruyan tutumumuzu da aynı kararlılıkla devam ettireceğiz.

Milli davamız Kıbrıs meselesinin, adil, kalıcı, sürdürülebilir ve Ada’daki gerçeklere dayanan bir çözüme kavuşturulabilmesi için gayretlerimizi var gücümüzle sürdürüyoruz. Mart ayında Cenevre’de, Temmuz ayında New York’ta düzenlenen genişletilmiş formatlı gayriresmi toplantılarda yapıcı ve sonuç odaklı önerilerimizi açıkça ortaya koyduk. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Ekim ayında Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Tufan Erhürman’ın geçtiğimiz hafta ülkemize gerçekleştirdiği ilk yurt dışı ziyaretinde, Sayın Cumhurbaşkanımızca Kıbrıs meselesine en gerçekçi çözümün Ada’da iki devletin bir arada var olmasından geçtiği vurgulandı. Önümüzdeki dönemde, geçmişte de olduğu gibi, anavatan ve garantör devlet olarak, tarihi, hukuki ve insani sorumluluklarımız çerçevesinde ve Ada’nın gerçeklerine uygun biçimde, Kıbrıs Türk halkının huzur, refah ve kalkınmasına yönelik gayretlerimizi sürdüreceğiz. Türkiye olarak Ege ve Doğu Akdeniz’i, tüm tarafların meşru menfaatlerine saygı gösterildiği bir istikrar ve refah bölgesi olarak görmek istiyoruz."

Libya’nın siyasi birliğinin, toprak bütünlüğünün ve istikrarının muhafazası için çabaların sürdüğünü söyleyen Fidan, “Ülkeye bir bütün olarak yaklaşan ve ilkelere dayanan Libya siyasetimiz çerçevesinde tüm kesimlerle diyaloğumuzu güçlü biçimde ilerletmekteyiz” ifadelerini kullandı.

Fidan, Mısır ile üst düzey temasları 2025 yılı boyunca yoğunlaştırarak sürdüklerine dikkat çekerek, “Türkiye-Mısır İkinci Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısının 2026 yılında yapılmasını planlıyoruz. Mısır ile ilişkilerimizde yakaladığımız bu olumlu ivme sayesinde bölgede oluşan işbirliği zeminini, Körfez ülkeleriyle ilişkilerimize de aynı şekilde taşıyoruz” dedi.

Suudi Arabistan ile işbirliğinin her geçen gün daha da güçlendiğini söyleyen Fidan, Gazze başta olmak üzere İslam dünyasının istikrarını ve huzurunu ilgilendiren tüm konularda Suudi Arabistan ile eşgüdüm ve iş birliğine stratejik önem atfediliğini belirtti.

"Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki ticaret hacmi 28,4 milyar dolar seviyesine ulaştı"

Fidan, şöyle konuştu:

"Körfez İşbirliği Konseyi ile kurumsal düzeydeki diyalog ve işbirliğimiz ivme kazanmıştır. Bu çerçevede, Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi Yüksek Düzeyli Stratejik Diyalog Dışişleri Bakanları Yedinci Toplantısı’nın önümüzdeki yakın dönemde ülkemizde düzenlenmesini planlıyoruz. Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki ticaret hacmi 28,4 milyar Dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu rakamı daha da artırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Arap Yarımadası’nın güneyindeki Yemen’in barış ve istikrarına da aynı ciddiyetle yaklaşmaya devam ediyoruz. Yemen’de barışın, istikrarın ve toprak bütünlüğünün korunması; bölgemizin, Afrika Boynuzu’nun ve uluslararası seyrüsefer hatlarının güvenliği bakımından hayati önemdedir. Bu doğrultuda, ülkenin egemenliği ve siyasi birliği temelinde Yemen’de kalıcı bir çözüme ulaşılmasına yönelik uluslararası çabaları desteklemeyi sürdürüyoruz."

"Kosova’daki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz"

Balkan Barış Platformunu kurduklarını anımsatan Fidan, "Platform çerçevesinde bağlantısallık, savunma sanayi ve enerji güvenliği gibi alanlarda iş birliğimizi ilerletmeyi öngörüyoruz" dedi. Fidan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bosna-Hersek’te artan ayrılıkçı eylem ve söylemler karşısında, ülkede yaşanan siyasi krizin aşılması yönünde yoğun diplomatik temaslar gerçekleştirdik. EUFOR-Althea harekatına desteğimizi de sürdürüyor, Bosna-Hersek’in huzuruna somut katkı veriyoruz. Kosova’daki gelişmeleri de yakından takip ediyor, ilgili tüm tarafların hassasiyetlerini gözeten dengeli bir siyaset izliyoruz. Sırbistan ile Kosova arasındaki meselelere ancak diyalog yoluyla çözüm bulunabileceğine inanıyor, bu anlayışla, Belgrad-Priştine Diyaloğu’na desteğimizi özgün katkılarımızla sürdürüyoruz. Bu dönemde ayrıca, Kosova’daki NATO gücü KFOR’un komutasını yeniden devralmamız da ülkemizin bölgesel güvenliğe yaptığı somut katkının yeni bir göstergesini teşkil etmiştir."

"Ermenistan’ın ülkemize ve Azerbaycan’a yönelik barışçıl yaklaşımını memnuniyetle karşılıyoruz"

Fidan, Azerbaycan-Ermenistan barış sürecinde 8 Ağustos’ta Washington’a ortaya konan irade ve Ermenistan ile yürütülen normalleşme sürecindeki ilerlemenin uzun bölgede uzun süredir beklenen kalıcı barışa yönelik umutları güçlendirdiğini dile getirdi. Fidan, şöyle konuştu:

"Kardeş Azerbaycan ile müstesna ilişkilerimizi ikili ve çok taraflı platformlarda sürdürüyoruz. Karabağ’ın yeniden imarı ve ihyası da dahil olmak üzere, Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın tesisine yönelik çabalarda müttefikimiz Azerbaycan ile eşgüdüm ve dayanışma içinde hareket etmeye devam ediyoruz

Ermenistan’ın ülkemize ve Azerbaycan’a yönelik barışçıl ve yapıcı yaklaşımını memnuniyetle karşılıyoruz. Ülkemizle ilişkilerini normalleştirme konusunda açık ve istekli bir duruş gösteren Ermenistan ile farklı düzeylerde diyaloğumuzu sürdürüyor, atılabilecek somut adımlar üzerinde ortak çalışmalarımızı samimiyetle ilerletiyoruz. Türkiye, en başından itibaren Güney Kafkasya’da barışın tesis edilmesi ve bölgede ortak bir refah alanı oluşturulması için çaba göstermektedir. Bu anlayışla, Azerbaycan ve Ermenistan’ı bu tarihi fırsatı iyi değerlendirmeye ve barış anlaşmasını bir an önce sonuçlandırmaya teşvik ediyoruz.

Güney Kafkasya’daki bir diğer komşumuz olan Gürcistan ile stratejik ortaklık seviyesine ulaşan ilişkilerimiz de karşılıklı yarar temelinde güçlendirmeye devam ediyoruz."

"ABD ile ticaret hacmimizin yıllık 100 milyar dolar hedefine ulaşması için çalışıyoruz"

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yakın coğrafyadaki yoğun diplomasi trafiğini, küresel güçlerle yürütülen ilişkilerde de aynı stratejik perspektifle sürdürdüklerini belirterek, şöyle konuştu:

"ABD Başkanı Trump’ın bu yıl başında görevi devralmasının ardından temaslarımız artarak devam etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Başkan Trump arasındaki yakın dostluktan da güç alarak, ilişkilerimizi stratejik vizyon ve olumlu gündem etrafında ilerletiyoruz.

Enerji dahil tüm alanlarda iş birliğinin derinleştirilmesi ve ticaret hacmimizin yıllık 100 milyar Dolar hedefine ulaşması için sebatla çalışıyoruz. Aynı zamanda savunma sanayi alanındaki tüm kısıtlama ve yaptırımların kaldırılması yönündeki girişimlerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın 25 Eylül’de gerçekleşen Washington ziyareti sırasında bu konuları ABD tarafıyla kapsamlı şekilde ele aldık. ABD Yönetimi’nin de aynı iradeye sahip olduğunu ve stratejik ortaklığımızı iki köklü müttefike yakışır şekilde her alanda ilerletmeye hazır olduğunu memnuniyetle görmüş bulunuyoruz.

Trump Yönetimi ile Gazze’den Suriye’ye, Ukrayna’dan Kafkaslara uzanan geniş bir coğrafyada yakın bir diyalog sürdürüyoruz."

"AB, son dönemde ülkemizle diyalog ve işbirliğini arttırdı”

Fidan, Türkiye’nin NATO bünyesinde üstlendiği roller ve ortaya koyduğu somut katkılarla transatlantik güvenliğe en fazla destek olan ülkeler arasında olduğunu belirtti. Gelecek yıl NATO Zirvesi’ne ev sahipliği yapılacak olmasının Türkiye’nin bu konumunun bir göstergesi niteliğinde olduğunu söyleyen Fidan, Avrupa güvenlik mimarisi ve Türkiye-AB ilişkilerine ilişkin şunları kaydetti:

"Avrupa güvenlik mimarisinin, Türkiye’nin rolü, imkan ve kabiliyetleri hesaba katılmadan oluşturulamayacağı Avrupalı muhataplarımızca da ifade edilmektedir. Keza AB, son dönemde başta dış politika ve bağlantısallık olmak üzere ülkemizle diyalog ve iş birliğini artırmıştır. Önümüzdeki dönemde AB ile ilişkilerimiz bağlamında temel önceliklerimiz; Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, Vize Serbestisi Diyaloğu’nun hızlandırılması, AB’nin güvenlik ve savunma mekanizmalarının NATO’yu tamamlayıcı nitelikte olması ve ülkemizin de bunlara dahil edilmesidir. AB’nin de de stratejik bir vizyonla hareket etmesi halinde, Türkiye-AB ilişkilerinde karşılıklı güven ve ortak menfaat temelinde yeni bir dönemin başlayacağına inanıyoruz.

Güvenliğin bölünmezliği ilkesi doğrultusunda, müttefik ülkeler arasında savunma sanayii alanında kısıtlamalar uygulanmaması gerektiğini savunuyoruz. Girişimlerimiz sonucunda Belçika 2025 yılında ülkemize yönelik kısıtlamaları kaldırmıştır. Diğer yandan, Almanya’nın onayının ardından Birleşik Krallık ile 20 adet Eurofighter savaş uçağı alımına ilişkin anlaşma 27 Ekim 2025’te imzalanmıştır."

Latin Amerika ve Karayipler ile ilişkileri ileri taşımaya devam ettiklerini söyleyen Fidan, bu yıl Nikaragua’daki Büyükelçiliğin faaliyet geçmesiyle bölgede toplam 19 Büyükelçiliğe ulaşıldığını söyledi. Fidan, “2002’de yaklaşık 1 milyar dolar olan ticaret hacmimizi bugün 15,6 milyar Dolar seviyesine yükselttik. THY’nin bölgedeki sekiz ülkede dokuz ayrı noktaya gerçekleştirdiği doğrudan uçuşlar, Latin Amerika ve Karayipler’i ülkemize ve küresel bağlantı ağımıza entegre eden önemli bir unsur olmaya devam etmektedir" diye konuştu.

"Uygur Türklerinin özgürce yaşayabilmelerine yönelik beklentilerimizi dile getirmeye devam ediyoruz"

Asya kıtasının değişen ve dönüşen çehresini yakından takip ettiklerini söyleyen Fidan, "İkili işbirliği mekanizmalarımızın yanısıra, ASEAN, CICA ve Şanhay İşbirliği Teşkilatı gibi platformlarla iş birliğimizi güçlendiriyoruz" dedi. Fidan, sözlerine şöyle devam etti:

"Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkilerimizi karşılıklı saygı ve ortak fayda ilkeleri temelinde sürdürmekteyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın Tianjin’de Şanhay İşbirliği Teşkilatı Zirvesi marjında Devlet Başkanı Xi Jinping ile yaptığı görüşme, ikili temasların ivmesini artırmıştır. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin Orta Koridor ile uyumlaştırılmasını önemli görüyoruz. Çin’in toprak bütünlüğüne saygımız çerçevesinde, Uygur Türklerinin barış ve güven içinde, kültür ve dinlerini özgürce yaşayabilmelerine yönelik beklentilerimizi tüm temaslarımızda dile getirmeye devam ediyoruz.

Japonya ile 2013’te kurduğumuz stratejik ortaklık ilişkilerimiz, diplomatik ilişkilerin 100’üncü yılı olan 2024 boyunca yoğun temaslarla güçlenmiştir. Şubat 2026’da faaliyete geçmesi planlanan Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, işbirliğimizin somut bir nişanesi olacaktır.

Güney Kore Cumhuriyeti ile 2012’de stratejik ortaklık düzeyine taşıdığımız iş birliğimizi daha da güçlendiriyoruz. Güney Kore Cumhurbaşkanı’nın önümüzdeki hafta ülkemizi ziyaret etmesi planlanmaktadır.

Güney Asya’da, kardeş Pakistan ile stratejik işbirliğimizi her alanda güçlendirmeye devam ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın Şubat ayında İslamabad’a gerçekleştirdiği ziyaret vesilesiyle düzenlenen Yedinci Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi, ilişkilerimize yeni bir dinamizm kazandırmıştır. Mayıs ayında Hindistan ile Pakistan arasında yaşanan tırmanma, bu coğrafyadaki ihtilafların diyalog yoluyla çözülmesinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye olarak gerilimi başından itibaren yakından takip ederek her iki tarafa da itidal telkin ettik ve ateşkes kararını memnuniyetle karşıladık. Keşmir meselesi başta olmak üzere bölgedeki ihtilafların uluslararası hukuk temelinde ve diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini vurgulamayı sürdürüyoruz.

"Afganistan’da istikrarın ve güvenliğin sağlanması önem taşıyor"

Afganistan’da istikrarın ve güvenliğin sağlanması hem bölgesel hem küresel düzeyde önem taşımaktadır. Bu ülkenin karşılaştığı sınamaların aşılması için ikili ve çok taraflı zemindeki desteğimizi sürdürüyoruz. Ayrıca Pakistan ve Afganistan arasında terörle mücadelede ortak bir anlayışın tesis edilmesi için de yoğun çaba gösteriyoruz."

Bakan Fidan, Somali ile güvenlik alanında işbirliğinin kapsamlı ve sistematik şekilde ilerlediğini belirtti. Somali ile kara ve denizde hidrokarbon arama ve üretimini kapsayan enerji iş birliğini geliştirdiklerini söyleyen Fidan, Sudan’daki çatışmalar bağlamında ateşkesin sağlanmasına yönelik diplomatik girişimlere destek verildiğini belirterek, “İnsani krizin hafifletilmesi için hem ikili hem de çok taraflı zeminde gerekli çabayı göstermekteyiz" diye konuştu.

"Orta Koridor girişimi çok boyutlu stratejik vizyonumuzun bir ifadesi"

"Enerjiye ve ulaştırma hatlarına hakimiyet, stratejik etki alanı, siyasi denge ve güvenlik anlamına gelmektedir” diyen Fidan, Türkiye’nin bu gerçeği çok önceden gören ve buna uygun pozisyon alan ülkelerin başında geldiğini vurguladı. Fidan, şöyle devam etti:

"Bu anlayışla, Orta Asya’dan Hazar’a, Kafkasya’dan Avrupa’ya uzanan bütün ana güzergahlarda aktif, belirleyici ve yapıcı bir rol üstleniyoruz. Özellikle Çin’den başlayıp Orta Asya üzerinden Türkiye’ye ve oradan Avrupa’ya ulaşan Orta Koridor girişimi çok boyutlu stratejik vizyonumuzun bir ifadesidir. Komşularımızla, Orta Asya’daki kardeş halklarla ve Çin Halk Cumhuriyeti başta olmak üzere güzergah üzerindeki ortaklarımızla bağlantısallık temelinde stratejik uyum içerisindeyiz. Baltık’tan Adriyatik ve Karadeniz’e kadar ulaşan bir hatta AB üyesi ülkeleri biraraya getiren Üç Deniz Girişimi’ne stratejik ortak sıfatıyla katılmamız da bu vizyonun devamıdır."

"Konsolosluk Çağrı Merkezi, 2010’dan bu yana Gazze, Libya ve Lübnan’daki tahliye süreçlerinde rol oynadı"

Bakan Fidan, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının haklarının korunması ve kaliteli konsolosluk hizmetlerine erişiminin dış politikanın temel önceliklerinden biri olmaya devam ettiğini kaydetti. Fidan, "Bugün 80’e yakın işlem türüyle vatandaşlarına en geniş konsolosluk hizmeti sunan ülkelerden biriyiz. Vatandaş odaklı dijital hizmetlerde de önemli ilerlemeler sağladık. 2025 yılında yurtdışındaki vatandaşlarımız tarafından yaklaşık 2,5 milyon işlem dijital kanallardan tamamlandı. Bulunduğu temsilciliklere uzak bölgelerde yaşayan vatandaşlarımız için 25 Gezici Konsolosluk Hizmeti düzenlenmiş ve yurt dışında temsilciliğimiz bulunmayan 35 farklı şehirde başvuru alınmıştır. Konsolosluk Çağrı Merkezi, 2010’dan bu yana 11 milyondan fazla, 2025 yılında ise yaklaşık 600 bin çağrıya yanıt vermiş; Gazze, Libya ve Lübnan’daki tahliye süreçlerinde etkin rol üstlenmiştir" dedi.

"Vatandaşlarımızın hızlı ve kolay şekilde çok girişli Schengen vizesi almasının önü açıldı"

Bu sene ilk kez Başkonsoloslar Konferansı düzenlendiğini anımsatan Fidan, konsolosluk hizmetlerinin kalitesinin daha da üst seviyelere taşınması için atılabilecek adımların ele alındığını söyledi. Fidan, şöyle konuştu:

"“Bu çalışmalarımızın yanı sıra, vatandaşlarımızın yabancı ülkeler nezdindeki vize sorunları yakından takip edilmekte ve çözüm odaklı girişimlerde bulunulmaktadır. Bu kapsamda AB nezdinde yoğun girişimlerimiz neticesinde, ‘Cascade / Kademeli Vize Uygulaması’ Avrupa Komisyonu tarafından 15 Temmuz 2025’te onaylanmıştır. Bu sayede, vatandaşlarımızın daha hızlı ve kolay şekilde çok girişli Schengen vizesi almasının önü açılmıştır. Zaman ve coğrafya mefhumu tanımaksızın 7/24 temelinde yürüttüğümüz çalışmalarımız kapsamında, dünyanın her köşesinde vatandaşlarımızın hakkını, onurunu ve güvenliğini titizlikle korumayı sürdüreceğiz."

Bakan Fidan, Bakanlığın kurumsal yapısına ilişkin, "2002’de 163 olan faal dış temsilcilik sayımız bugün 264’e ulaşmış durumdadır. 148 Büyükelçilik, 14 Daimi Temsilcilik, 99 Başkonsolosluk ve diğer birimlerimizle birlikte Türkiye, dünyadaki en geniş temsil ağlarından birine sahip ilk üç ülkeden biridir" bilgilerini paylaştı.

"Bütçemizin gerçekleşme oranı yüzde 90,3’tür"

Bakanlığa tahsis edilen bütçeyi şeffaflık, hesap verebilirlik ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda, kamu kaynaklarının en etkin şekilde kullanılmasına azami önem göstererek ve tasarruf tedbirlerini titizlikle uygulayarak kullandıklarını söyleyen Fidan, "2024 yılı Kesin Hesabına göre, Bakanlığımıza yıl sonu itibarıyla toplam 29,5 milyar Türk Lirası ödenek tahsis edilmiştir. Harcamamız 26,6 milyar Türk Lirası olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, tasarruf tedbirlerine uyarak etkin şekilde kullandığımız bütçemizin gerçekleşme oranı yüzde 90,3’tür" ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifiyle Bakanlığımıza 46,8 milyar Türk Lirası (46.805.514.000) ödenek tahsis edilmesi öngörülmektedir. Bunun yanısıra, 9,3 milyar Türk Lirası başta gençlerimizin, öğrencilerimizin ve akademisyenlerimizin Türkiye Ulusal Ajansı kanalıyla AB programlarına katılımını sağlamak amacıyla tahsis edilmek üzere, AB Başkanlığı için 10,2 milyar Türk Lirası, Türk Akreditasyon Kurumu için 478 milyon Türk Lirası tutarında ödenek de Komisyonumuzun onayına sunulmuş durumdadır" dedi.