Türk pasaportu taşıyan, Türk vatandaşı olan işgalci İsrail askerleri...
Bu soykırımcı İsrail askerleri Gazze soykırımına katılıyor...
Türk pasaportu taşıyan, Türk vatandaşı olan işgalci, soykırımcı, Siyonist İsrail askerleri her gün Gazzeli bebekleri, Gazzeli çocukları, Gazzeli kadınları, Gazzeli yaşlıları ve Gazzeli gençleri katlediyor...
Küresel Özgürlük Filosuna katılan ve Siyonistler tarafından kaçırılan, kötü muamele edilen aktivistler Türkiye'ye ayak bastığında şunu da anlattılar;
- "Bize İsrail'de su vermediler, yemek vermediler, ters kelepçe taktılar, yerde süründürdüler. Ama bize burada hakaret eden, küfreden İsrailli askerler Türkçe konuşuyorlardı, bize Türkçe küfürler ettiler..."
Aktivistlerden birisi de "Lütfen bu katilleri Türk vatandaşlığından çıkarın..." ifadesini kullandı...
Esasen konu epeydir gündemde...
Yani, Türkiye pasaportu taşıyan ve Türk vatandaşı olan Siyonist askerler...
Soykırım suçunu işleyen katiller Türkiye’de yargılanıp cezalandırılmalı
Hüdapar Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, özellikle Gazze soykırıma katılan çifte vatandaşlar hakkında hazırladıkları kanun teklifine ilişkin, "Bütün milletvekillerinin destek vermesini umuyor ve bekliyoruz. Alacağımız karar, insanlığın ortak vicdanına ve milletimizin hissiyatına tercüman olacaktır." görüşlerini açıklamıştı.
Yapıcıoğlu, şunları ifade etti:
* "Siyonist israil, bütün dünyanın gözleri önünde kadın ve çocuk demeden sivilleri katlediyor; mabetleri, hastaneleri, okulları, çadır kampları ve aş evlerini bombalıyor. Küresel sistem iflas etmiş, hiçbir şey yapmıyor/yapamıyor. Enkaz altında kalan cesetlerle birlikte çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan onbinlerce sivilin katledildiği Gazze’de, yaşananların apaçık bir soykırım olduğu konusunda hiç kimsenin şüphesi yok."
* "Soykırımcı katillerin, Türkiye'ye gelip hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmeleri kabul edilemez"
* "Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyan en az 4 bin kişinin Gazze’ye giderek soykırım suçuna fiilen iştirak ettiği bilgisi basına yansıdı. Türkiye pasaportu taşıyan ve siyonist israil hedefleri için askerlik yapanların toplam sayısı ise bunun çok daha üstünde. Gazze’de veya dünyanın herhangi bir yerinde kadınları, çocukları, bebekleri vahşice katleden, bu suretle bütün insanlığa karşı suç işleyen soykırımcı katillerin, daha sonra Türkiye'ye gelip hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmeleri kabul edilemez."
* "Meclis’in, soykırım ve insanlığa karşı suçların önlenmesi ve cezalandırılması konusunda da soruşturma talep etme yetkisine sahip olması gerekir"
* "Soykırımın önlenmesi konusunda insanlık vicdanının, uluslararası sözleşmelerin ve iç hukukun Türkiye'ye yüklediği sorumluluğu yerine getirmek durumundayız."
* "Bilindiği üzere Türkiye, 'Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni 23.03.1950 tarih ve 5630 sayılı Kanun ile onaylamıştır ve bu sözleşmeye taraf olmakla soykırımı önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt etmiştir. Bu sözleşmenin 5. maddesine göre sözleşmeci devletler, bu sözleşmenin hükümlerine etkinlik kazandırmak ve özellikle soykırımdan suçlu bulunan kimselere etkili cezalar verilmesini sağlamak için kendi anayasalarında öngörülen usule uygun olarak gerekli mevzuatı çıkarmayı taahhüt eder."
* "TCK’nın 76. ve 77. maddelerinde soykırım ve insanlığa karşı suçlar tanımlanmıştır. Ancak bu suçlar, yurt dışında bir yabancı tarafından ve yabancıya karşı işlenmiş ise sadece Adalet Bakanının talebi üzerine Türkiye'de cezai tahkikata başlanabilmektedir. Bu suçların faillerinin çoğunlukla kendi devlet kademelerinde önemli mevkilerde bulunmaları nedeniyle siyasi ilişkilerin bozulmaması adına hükümetler tarafından göz ardı edilmekte ve faillere yönelik soruşturma ve cezalandırma mekanizmaları işletilmemektedir."
* "Uluslararası siyasi dengeler gözetilerek münhasıran Adalet Bakanına verilen 'soruşturma talep etme' yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de verilmesi, yargı makamlarının millet adına karar verdiği düşünüldüğünde isabetli olacaktır. Bu anlamda soruşturma açılmasını talep etme yetkisinin salt yürütme eliyle değil, yasama organı eliyle de kullanılması, suçluların siyasi mülahazalarla yargılanmaktan kurtulması sonucunu engelleyebilecektir. Gerektiğinde savaş kararı alma, yurt dışına asker gönderme ve barış antlaşmalarını onaylama yetkisi olan Meclis’in, soykırım ve insanlığa karşı suçların önlenmesi ve cezalandırılması konusunda da soruşturma talep etme yetkisine sahip olması gerekir."
* "Soykırım suçunu işleyen katillerin suçu kime karşı işlediklerine de bakılmaksızın Türkiye’de yargılanıp cezalandırılmalı"
* "Genel Kurul Gündemine alınması' oylarınıza sunulacak olan kanun teklifimiz; dünyanın neresinde olursa olsun, hangi dine ve hangi millete mensup olursa olsun, soykırım suçunu işleyen katillerin suçu kime karşı işlediklerine de bakılmaksızın Türkiye’de yargılanıp cezalandırılmasını, çifte vatandaşlığı olanlardan yapılan 'yurda dön' çağrısına rağmen üç ay içinde dönmeyenlerin vatandaşlıklarının kaybettirilmesini ve bu nedenle vatandaşlıkları kaybettirilenlerin mal varlıklarına el konularak Aile ve Gençlik Fonu’na aktarılmasını öngörmektedir. Kanun teklifimizin yasalaşması, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ile taahhüt edilen önleme yükümlülüğünün yerine getirilmesi yolunda önemli bir adım olacaktır."
* "Bütün milletvekillerinin lehte oy kullanarak kanun teklifimize destek vermesini umuyor ve bekliyoruz"
* "Burada mevzu bahis olan hiçbir şekilde kendi halindeki Museviler ya da Yahudiler değildir. Hatta sadece Filistin’de, Gazze’de soykırım suçuna iştirak edenler de değildir. Kanunların en temel özelliklerinden biri genel hükümler içermeleridir. Bizim teklifimiz de dünyanın neresinde olursa olsun soykırım suçu işleyen katillerin cezalandırılmasıyla ilgilidir. Soykırımcı, soykırımcıdır; hangi dine veya millete mensup olduğunun önemi yoktur. Bu vahşi suçu kimlere karşı işlediğinin bir farkı da yoktur. Biz, Meclis çatısı altındaki bütün milletvekillerinin özellikle Filistin konusunda, Gazze’de gerçekleştirilen soykırım konusunda aynı hissiyata ve aynı hassasiyete sahip olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bütün milletvekillerinin lehte oy kullanarak kanun teklifimize destek vermesini umuyor ve bekliyoruz. Bugün burada oy birliği ile alacağımız karar, insanlığın ortak vicdanına ve milletimizin hissiyatına tercüman olacaktır."




