Hayatı

İslâm el-kimya bilginlerinden biri olan İzzüddîn Alî b. Aydemir b. Âli el-Cildekî hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Doğum tarihi bilinmeyen bu ilim adamının Horasan’daki Meşhed şehrinin Cildek köyünde doğduğu ve buraya nispetle Cildekî olarak anıldığı; Aydemir özel adı sebebiyle de Türk-Türkmen asıllı olduğu düşünülmektedir.

Eserlerindeki bazı bilgilere dayanarak doğum yeri ve tarihi ile ilgili rivayetler ortaya atılmaktadır. Cildekî, Abdülazîz b. Tammâm el-‘Irâkî’nin şiirinin şerhi olan Kaşfü’l-esrâr li’l-efhâm’ı 737/1336 yılında yazmıştır. Misbâh adlı eserinde bu şerhi gençliğinde yazdığını söylemektedir. XIV. Yüzyılda otuzlu yaşların genç olarak nitelendirilmesi çok mümkün görünmediğinden Cildekî, 707/1307 yılından önce ve de 727/1326 yılından sonra doğmuş olmamalıdır. Cildekî’nin 743/1342-43 veya 762/1360-61 yılında Kahire’de öldüğü rivayet edilmektedir.

Ali Ekber Dehhodâ’nın (ö. 1956) Lugatnâme’sinde Cildekî’nin Cildek köyünde doğduğundan, oradan Şam’a ve Kahire’ye gittiğinden ve 750 ya da 762 yılında Kahire’de öldüğünden bahsedilir. Bir başka kaynak olan Seyyid Muhsin el-Amîn’in A'yânu’ş-Şîa’sında doğum yeri ve ölüm tarihi ile ilgili bu bilgiler doğrulanır. Henry Corbin de Cildekî’nin Horasan’ın Meşhed şehrine 18 km uzaklıktaki Cildek köyünde doğduğunu; Şam ve Kahire’de yaşadığını, 750/1349-1350 ve 762/1360-1361 yılları arasında bir tarihte Kahire’de öldüğünü söyler (Corbin, s. 331).

Eserlerinden Cildekî’nin 17 yıl boyunca, Irak, Anadolu, Yemen, Kuzey Afrika ve Suriye’de dolaştıktan sonra Mısır’a yerleştiğini öğreniyoruz. Eserleri Câbir b. Hayyân, Hâlid b. Yezîd ve Râzî’den geniş aktarmalar içermektedir. Kendisi de el-kimya ile ilgili pek çok çalışma yapmış olmasına rağmen eserleri daha çok kendinden önceki el-kimya alimleri ve çalışmalarının yorumudur.

Cildekî el-Misbâh fî esrâri ʿilmi’l-miftâh isimli eserinin önsözünde üstat olarak kabul ettiği yedi kişinin adını saymaktadır. Bunlar Emîr Hâlid b. Yezîd, Câbir b. Hayyân, Muhammed b. Ümeyl et-Temîmî, Mesleme b. Ahmed el-Mecrîtî, Hüseyin b. Ali et-Tuğrâî, Ali b. Mûsâ b. Erfa‘re’s ve Ebü’l-Kâsım el-Irâkî’dir.

Ebü’l-Kâsım el-Irâkî’nin Kitâbü’l-ʿİlmi’l-mükteseb fî zirâʿati’z-zeheb adlı eserinin şerhi olan Nihâyatü’t-taleb fî şerhi’l-Mükteseb’de el-kimyanın başlıca teorilerini geniş şekilde açıklamış; o döneme kadarki Hermetik ve İslâm el-kimya literatürünü tanıtmıştır. Câbir b. Hayyân ve diğer Müslüman el-kimya öncülerinin yanı sıra Hermes, Zosimus, Demokritos, Câlînûs ve Marianos gibi ilmî otoritelere sık sık müracaat etmekle birlikte kendisinin el-kimya alanındaki birikimini de gösteren bir eser kaleme almıştır. Daha çok el-kimya alanında eserler vermekle birlikte fizik, metafizik konularından da el-Burhân fî esrâri ʿilmi’l-mîzân gibi eserlerinde bahsetmektedir.

Öğretisi

Başta Câbir b. Hayyân olmak üzere İslâm el-kimyacılarına benzer biçimde Cildekî’de de maddi el-kimya olarak adlandırdığımız harici metalürji çalışmaları ile manevi el-kimya olarak adlandırdığımız çalışmalar iç içedir. Kimyasal birleşimlerde sabit oranlar kuralına esas teşkil eden görüşleri de alana temel katkılarından kabul edilir.  Cildekî’nin el-kimyasında sabun yapımı ve nitrik asitle gümüşü altından ayırması el-kimyanın pratik uygulamalarına örnektir. Câbir b. Hayyân’a atfedilen eserlerden ve diğer bazı çalışmalardan nakillerde bulunarak altın-gümüş alaşımından gümüşü ayırmak için nitrik asit kullanılması gerektiğini bildirmiş, bu arada da söz konusu işlemin maddelerin belirli ağırlıklarda olması halinde gerçekleşebileceğini söylemiştir. Böylece Câbir gibi el-kimyada deneysel metoda ve nicelik anlayışının önemine değinerek el-kimyanın pratik yönüne dikkati çekmiştir. Bunun yanısıra el-Burhân fî esrâri ʿilmi’l-mîzân eserinde Cildekî Belînûs’un (Tyanalı Apollonios) yedi cisme (gezegenler) dair eseriyle Câbir b. Hayyân’ın eserlerindeki mîzan teorisine de atıflar yapmakta ve mizan ilmi ile ilgili titiz bir çalışma ve eser ortaya koymaktadır. Pratik manada mizan, tabii niteliklerin nicelik diliyle ifadesi anlamına gelmekte olup, aynı zamanda her cismin sahip olduğu dört unsurunun oranını tespit ederek bu cismin terkibini yenilemeyi amaçlayan bir teoridir. Cildekî’nin sisteminde de başta mizan teorisi olmak üzere İslâm el-kimya geleneğinin takip edildiğini görmek mümkündür. Bu teorilerden bir diğeri de yapısal dönüşümdür (transmutasyon). Cildekî yapısal dönüşümün olabileceğini kabul etmeyen İbn Sînâ’ya da karşı çıkmış ve tabii olaylarla el-kimya işlemleri arasındaki benzerlikler üzerinde durmuştur. Bu hususta da Câbir’in izinde el-kimya geleneğini takip eden Cildekî’nin sisteminde temel hedeflerden biri doğadaki mükemmelliğe insan aklında, bedeninde, ruhunda ve maddeler âleminde de ulaş̧maktır. Doğayı taklit etme işi olarak el-kimyanın amacı da hem maddeler âleminde hem de nefs âleminde mükemmel olana ulaşmaktır. Metallerin birbirinden farklı olması, içerdikleri cıva-kükürt oranına ve ayrıca birleşme sırasındaki kozmik kuvvetlerle etkileşime bağlıydı. Cıva ve kükürt mükemmel derecede saf olurlar ve en doğal dengede birleşirlerse o zaman elde edilen madde en mükemmel madde, yani altın olur. Eğer cıva ve kükürt yeterli derecede saf olmazsa ve özellikle birleşme oranında hatalar olursa, işlem sonucunda altın yerine, demir, gümüş, bakır, kalay veya kurşun oluşacaktır. el-Kimya geleneğinde mükemmel dengeye ulaşamadan meydana gelmiş olan bu eksik metaller, öz itibariyle aynı olduklarından yapısal dönüşüm (transmutasyon) olarak tanımlanan uygun işlemler ve süreçlerle tam hale getirilebilirler. Bu süreçte el-kimya alimi tarafından maddi ve manevi el-kimya çalışmaları birlikte yürütülür.

Öne Çıkan Eserleri

  • el-Bedrü’l-Münîr fî Havâssi’l-İksîr: Bombay 1881.

  • ed-Dürrü’l-Mensûr fî Şerhi’ş-Şüzûr.

  • Keşfü’s-Sütûr fî Şerhi Dîvâni’ş-Şüzûr.

  • el-Misbâh fî Esrâri ʿİlmi’l-Miftâh: Kahire 1302/1884.

  • Nihâyatü’t-Taleb fî Şerhi’l-Mükteseb: Bombay 1890; çev. Manucher Taslimi, “Examination of the Nihayat al-Talab and the Determination of its Place and Value in the History of Islamic Chemistry”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Londra Üniversitesi, Londra 1954.

  • el-Burhân fî Esrâri ʿİlmi’l-Mîzân: Berlin, 4185; Br. Mus. 1657; Goth. 1295-7; Leyden, III, 209; Paris, 1355; Pet. Rosen, 199.

  • Şerhu kasîdeti Ebi’l-İsba.

  • Şerhu’ş-Şemsi’l-Ekber li-Belînûs: Berlin MS., 4188.

  • et-Takrîb fi’l-Esrâri’l-Kimyâ: Paris MS., 2617.

  • ed-Dürrü’l-Meknûn fî Şerhi Kasîdeti Zinnûn: Cairo, tab. 315; Talʻat, kim. 179.

  • Bugyetü’l-Habîr fî Kanûni Talebi’l-İksîr: Cairo, tab. 354; Pet. Rosen, 205/2.

  • Kenzü’l-İhtisâs ve Dürretü’l-Gavvâs fî Maʿrifeti Esrâri ʿİlmi’l-Havâs: Bombay 1309/ 1891.

  • ed-Dürretü’l-Mudıyye fî Şerhi Muhammesi’l-Mâʾi’l-Varakî ve’l-Arzı’n-Necmiyye.

  • Netâʾicü’l-Fiker fî Ahvâli’l-Hacer: Bulak Matbaası, [t.y.].

  • Enverü’d-Dürer fî Îzâhi’l-Hacer: Berlin, 4187; Br. Mus. 1002,1371; Pet. Rosent 205/1.

  • Gâyetü’s-Surûr fî Şerhi’ş-Şüzûr: Cairo, tab. 6., 115, 457; Taymûr, tab. 73.

  • Metâliu’l-Budûr fî Şerhi Sadr Dîvâni’ş-Şüzûr.

  • Kânûnü’l-Kebîr fî Havâssi’l-İksîr.

  • Eş-Şemsü’l-Münîr fî Tahkîki’l-İksîr: Br. Mus. 1002/21; Pet. Rosen, 205/4.

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu