Bursa Pınarbaşı’nda doğdu. Ailesi, 1880 yılında Dağıstan’ın Şeki kasabasından Anadolu’ya göç edip Bursa’ya yerleşmiştir. Mehmet Zahit annesi Sabire Hanım’ı üç yaşında iken kaybetti. Bursa’ya geldiklerinde on altı yaşlarında olan babası İbrâhim Efendi çeşitli yerlerde imamlık yaptıktan sonra 1929’da Bursa ovasındaki İzvat köyünde vefat etti. Mehmet Zahit, Oruç Bey Mahalle Mektebi’nde başladığı öğrenimini Maksem’deki idâdîde ve Bursa Sanat Mektebi’nde sürdürdü. I. Dünya Savaşı sırasında on sekiz yaşlarında askere alınarak Suriye cephesine gönderildi. Ordunun Suriye’den çekilmesinin ardından İstanbul’a döndü. Temmuz 1919’dan itibaren askerlik şubesinde yazıcı olarak askerlik görevine devam etti. Hâtıra defterindeki kayıtlardan 1922 Martında bu görevi sürdürdüğü anlaşılmaktadır.

İstanbul’da cami derslerine ve vaazlara devam eden Mehmet Zahit 1920’de, Cağaloğlu’nda bulunan Fatma Sultan Camii yanındaki Gümüşhânevî Tekkesi’ne giderek Şeyh Dağıstanlı Ömer Ziyâeddin Efendi’ye intisap etti. Seyrüsülûkünü onun vefatı üzerine postnişin olan Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi’nin yanında sürdürdü. Yirmi yedi yaşında hilâfet aldı. Beyazıt, Fâtih ve Ayasofya cami ve medreselerindeki derslere devam ettiği bu yıllarda bir yandan da hâfızlığını tamamladı. Mustafa Feyzi Efendi’nin isteğiyle çeşitli kasaba ve köylerde dinî hizmetlerde bulundu.

İslam Düşünürleri

Tekkelerin kapatılması üzerine Bursa’ya dönerek babasının imamlık yaptığı İzvat köyüne yerleşti. Babası ölünce onun görevini sürdürmeye başladı. 1946 yılına kadar köy imamlığı yaptı, ardından Üftâde Camii imamlığına tayin edildi. 1952 yılı Aralık ayında Gümüşhanevî Dergâhı’ndan arkadaşı Abdülaziz Bekkine’nin vefatı üzerine görevi onun vazife yaptığı Zeyrek’teki Ümmü Gülsüm Mescidi’ne nakledildi. Bu mescidin istimlâki söz konusu olunca Fatih İskenderpaşa Camii’ne tayin edildi (1958). Vefatına kadar bu camide görevini sürdürdü. 1979 yazında gittiği Hicaz’dan 1980 Şubatında ağır hasta olarak döndü. Ameliyat olduktan sonra hac mevsimi gelince tekrar hacca gitti. 13 Kasım 1980’de İstanbul’da vefat etti. Cenaze namazı 14 Kasım’da Süleymaniye Camii’nde kılındıktan sonra Kanûnî Sultan Süleyman Türbesi hazîresine defnedildi.

Mehmet Zahit Kotku insan eğitimini esas almış, kendini fertlerin iç dünyalarının zenginleştirilmesine adamıştı. Görev yaptığı camilerde her pazar ikindi namazının ardından Râmûzü’l-eḥâdîs̱ dersleri vermiş, cuma vaazları ve önemli günlerdeki konuşmaları yanında özel sohbetleriyle de halkı eğitmeye çalışmıştır. Vaaz ve sohbetlerinde dinî konuların yanı sıra ülkenin ekonomik, politik, kültürel ve sosyal problemleriyle ilgili görüşlerini de ifade etmiş, bu tavrıyla bilhassa üniversite öğrencileri üzerinde etkili olmuştur. Eğitim ve yardımlaşma amaçlı bazı vakıflar onun tavsiyesi üzerine kurulmuş, ayrıca birçok hayır kurumunun tesisine vesile olmuştur. Ersin Gürdoğan, Görünmeyen Üniversite adlı kitabında (İstanbul 1991) Mehmet Zahit Kotku’nun dinî şahsiyetini ve sosyal yönünü incelemiştir.

KAYNAK: TDV İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
DİJİTAL YAPIM: MÜSİDER VE TV5 TELEVİZYONU