İsmail Müftüoğlu "Bunlara geçit verilmemeli..." başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yıllardan beri siyasilerin yaptığı konuşmaların birçoğunun gerçek dışı olduğunu gördükten sonra, bu günlerde yapılan konuşma ve atılan nutuklara da maalesef inanamıyoruz. Zira konuşmaların kahır ekseriyetinin temelinde siyasi rant bulunmaktadır.

Maalesef bu konuda yapılanları gördükten sonra, artık konuşmalara itibar etmiyoruz. Zira hilafı hakikat konuşana boyun eğmek, vebali muciptir. Ayrıca yalanlarıyla temeyyüz etmekte olanlara boyun eğmek, yalanın yayılmasına neden olur. Bir nevi toplumu da dejenere eder.

Yalan konuşan kim olursa olsun, o kişilere itaat etmek zulme yardım olur ki, bu hal de güven kaybına sebebiyet verir. Zira aşını, işini bilmeyen siyasilere bel bağlamak dalalettir. Kendi işinde efendi olmayı beceremeyen, başkalarının hizmetçisi olur. Böyle insanlara güvenilmez, sözlerine de inanılmaz.

Halk bir insanı ancak son yaptıkları ile tanır ve ona göre vaziyet alır. Denir ki: “Mert olmayan bir insana inanmak, onunla bir işe girişmek hüsran sebebi olur.” Nitekim uzun yıllardan beri kötülenen PKK’lı teröristlerin iyi hal göstereceğine milleti inandırmaya çalışmak, onların işlediği tüm cinayetlere bir nevi ortak olmak anlamına gelir.

Yıllarca can alan, yakıp duran, aileleri yasa boğan, çocuk, kadın, yaşlı demeden öldüren PKK canilerine şirinlik madalyası takmaya çalışmak, son derece üzücü bir haldir. Oysa: “Onlardan hiçbir günahkâra yahut hiçbir nanköre boyun eğme” (İnsân/24) buyrulmaktadır.

Allah’a, millete itaat etmeyene itaat edilmez. Onlara merhamet de edilmez. Yani senelerden beri öldürmekle, yakmakla meşgul olan PKK’lılara merhamet etmeye çalışmak, öldürülenlerin âhını almak demektir. Atalarımızın dediği gibi: “Alma mazlumun âhını, çıkar aheste aheste.” Çünkü mazlumun âhı Gayretullaha dokunur.

Malum, herkes ve bilhassa siyasiler haddini aşarak konuşursa, toplum gerilir, mutluluklar azaba dönüşür. ‘Terörsüz Türkiye’ sloganı ile hareket edenler, milleti manipüle etmeye çalıştığı için, taban son derece rahatsızdır. Zira teröristlere güvenmek, zehir içmeye benzer. Onun için onlara yem olmaktan uzak duralım. Siyasilerin nutuklarına inanıp, geleceği perişan etmeyelim.

Zulüm, zalimlere hoş görü ile bakmaktır. Öldüren katillere prim vermektir. Bunu realize eden siyasilere de millet iyi nazarla bakmamaktadır. Bunlara en büyük ceza seçim sandıklarında verilecektir. Katil sürülerine şefaatle muamele etmek, affı mümkün olmayan suçtur. Zira: “Bilmez iyilik kadrini, namert olan.”

Bunlar için bir referandum yapılsa, milletin kahır ekseriyetinden bunlara af istikametinde oy çıkmaz, tam aksi asılmaları yönünde oy kullanılır. Milletin affetmeyeceği katiller sürüsünü, siyasi atraksiyonlarla ve siyasi rant elde etmek için affa kalkışmak, ölenlere zulümdür.

İnsanlar kötülük karşısında tarafsız kalma hakkına sahip değildir. Onun için insanlar kötülüklerden sakınmalı, kötülük yapanları da cezalandırma şerefine nail olmalıdır.

Siyasilerin siyasi hedeflerine kavuşabilme ihtiraslarına alet olmamalı, tam aksi muhterisleri yönetimlerden uzak tutmalıdır. Unutmamak gerekir ki: “Vahşi hayvan tuzakla, insanoğlu da iyilikle avlanır.” (Sadi)

Onun için milletimiz temkinli davranmalı, siyasi fırtınaya kapılıp, yanlışa alet olmamalıdır. Bugün muktedirler yerlerini teminat altına almak için, siyasi alanı kullandıkları gibi, teşri yetkiye sahip parlamentoyu da kullanmak için elden geldiğince çalışmaktadır. Bunun için kurulacak komisyona üye veren partiler, millet nezdinde itibar kaybedecektir. Zira zulme rıza da zulümdür.

Millet aynaya dikkatle bakmalı, kendini aldatmamalıdır. Çünkü açılım milletin aleyhine, bazı siyasilerin de lehinedir. Bunları milletimiz bilmeli, bunlara geçit verilmemelidir.

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 14.07.2025