İslam düşünürü Dr. Muhammed Said Bekr, yaklaşık 15 yıl önce Gazze’de gerçekleştirdiği bir ziyaret sırasında, Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın sözcüsü şehit Ebu Ubeyde ile ilk kez tanışma sürecini anlattı.

Gazze’de liderlerle görüşmek amacıyla gittiği ziyaret sırasında mütevazı bir odada ağırlandı. Kısa süre sonra çay ikram eden genç bir kişinin odaya girdiğini belirten Bekr, sohbet sırasında bu kişinin kendisi hakkında bazı bilgilere sahip olduğunu ifade etti.

Sohbetin ilerleyen bölümünde genç kişinin kimliğini açıklaması üzerine, bunun Ebu Ubeyde olduğu ortaya çıktı. Bekr, tanışmanın ardından Ebu Ubeyde’ye, kamuoyunda bilinen maskeli görüntüsü ile birebir karşılaştığı hali arasındaki farkı sorduğunu aktardı.

Ebu Ubeyde, sözcülük görevine Kassam Tugayları’nın eski liderlerinden Abdülaziz er-Rantisi’nin görevlendirmesiyle başladığını, başlangıçta medyada görünmek istemediğini ancak verilen görevi kabul ettiğini dile getirdi. Ayrıca sabit bir yaşam düzeni olmadığını ve sürekli hareket halinde bir hayat sürdüğünü ifade etti.

Suriye'nin başkenti Şam yakınlarında patlama
Suriye'nin başkenti Şam yakınlarında patlama
İçeriği Görüntüle

Bekr, Ebu Ubeyde’nin zamanla sözcülük faaliyetlerinin geliştiğini, başlangıçta hazır metinler okurken ilerleyen süreçte bir ekip çalışmasıyla metinlerin hazırlandığını anlattığını belirtti.

İşte o sohbetin tamamı....

İçinde mütevazı bir yer yatağı bulunan küçük bir odaya alındım. Kısa bir süre sonra, yirmi beş yaşlarında bir genç içeri girdi. Elinde çay bardakları vardı; bana ve diğer misafirlere ikram etti, ardından yanıma oturdu.

Çayı getiren gençle sohbet etmeye başladık.

Ona, Ürdün’den falanca kardeşi olduğumu söyledim.

“Biliyorum” dedi. “Senin Mürabit Müslüman’ın Rehberi adlı bir eserin var.”

“Evet” dedim. “Allah’a hamdolsun, ribat fikri ve fıkhı üzerinde durdum.”

Sonra sordum:

“Peki sen kimsin?”

Şöyle cevap verdi:

“Seni buraya getiren kardeşler, kim olduğumu söylemediler mi?”

“Hayır” dedim, “maalesef.”

“Allah onları bağışlasın” dedi. “Ben kardeşin Ebu Ubeyde’yim; Kassam Tugayları’nın sözcüsüyüm.”

Ayağa fırladık; onu bir kez daha selamlamak ve kucaklamak için adeta koştuk.

Yüzünde berrak bir saflık, nurlu bir temizlik vardı. Hâlinde yumuşaklık, tavrında tevazu ve hayâ açıkça hissediliyordu.

Ona dedim ki:

“Maske ardında tanıdığımız imaj ile şimdi karşımızda duran hakikat arasında belirgin bir fark var. Bu yolculuk nasıl başladı, anlatır mısın?”

Şöyle anlattı:

“Bu vazife, Şehid Komutan Abdülaziz er-Rantisi’nin (Allah rahmet eylesin) beni görevlendirmesiyle başladı. Bir gün tugayda yanımıza geldi ve gerçekleşen bir istişhad eylemini duyurmam için beni seçti. Tereddüt ettim; doğrusu hoşuma da gitmedi. Medyayı sevmem, görünmeyi arzulamam. Fakat Şeyh emretti; başka bir yol yoktu, itaatten başka… Allah’tan yardım ve bereket buldum.”

Hayatının seyrini sordum.

“Belirli bir yerde ikamet etmem” dedi. “Ben yolcu bir hayat sürerim.”

Başlangıçta hazır metinleri okuduğunu, zamanla gelen bilgilere göre metinleri şekillendirmeye başladığını, ardından bir çalışma heyeti kurulduğunu anlattı.

“İşler böyledir” dedi. “Başlar, sonra gelişir.”