Düşünürlerin yer aldığı medya dünyasında düşüncelerin kabul görülmediği bir zamanı yaşıyoruz.

Hatırlar mısınız, bir zamanlar Türkiye televizyonlarında bir konu üzerine değerlendirmede bulunan kişilerin uzmanlık alanı dışında düşünür olduğu da ifade edilirdi. O günlere özlem duymamak elde değil.

NTV kanalını açsam Düşünür Ali Haydar Haksal ekranda olsa dünyamız o kadar çok değişir ki, tarifi mümkün değil. Her şeye rağmen bugün, yine o özlem duyulan günleri yaşayabiliriz. En azından Ahmet Hakan ve arkadaşlarının bir döneme damgasını vurduğu özgür gerçeklik ya da Mehmet Ali Birand ve arkadaşlarının ortaya koyduğu özveri yine mümkün olabilir.

Geçtiğimiz günlerde, Sayın Hulki Cevizoğlu Halk TV den ayrılmasını siyasete bağladı. İnanıyorum ki, kendisinin de gayet iyi bildiği üzere dönemsel tatlar insanı mutlu eder. Bir dönem "Ceviz Kabuğu ile Hulki Cevizoğlu", bir dönem Ahmet Hakan, Reha Muhtar, Mehmet Ali Birand insanı mutlu ederdi. Şimdi artık tüketim eşiği düşen toplumda insanları mutlu eden şey, ömrü saniyelerle sınırlı olan lezzetler. Bu demek değildir ki, o günkü değerler bugün değerini kaybetti. Mevcut nesil, başka bir şey peşinde.

Tabi, bu işin daha önemli bir boyutu daha var. O da, toplumun istediği ve Türkiye'nin geleceği olan, düşünen insandan ve tatlı dilden meydana gelen şerbeti.

Örneğin izleyici ekranlarda; Halk TV'nin her kesime kapı açmasını takdirle karşılarken, hedef gösteren ifadelerinden rahatsızlık duyuyordur. Aynı benzerlikleri gösteren KRT'nin, Türkiye'nin İhtiyacı'na yönelik yayınlara başlamasını önemsiyorken çeşitliliği sağlamasını arzu ediyor olabilir. Tele 1'in yoktan var olması, her an her konuya bir bakış açısı sunması karşılık bulurken, sivri ve yıkıcı dil yerine yapıcı bir dil kullanılması bekleniyor olabilir. Örneğin bu anlamda, KRT ve Halk Tv'yi aynı safta tutmak mümkün değildir. Hissedilen bir gerçeklik var ki, seyirci bir tarafta dinliyor ve karar veriyor, diğer tarafta bir olayın tarafı olmaya itiliyor. Zaten bugün, A Haber ve türevleri de, izleyiciyi bir taraf olmaya zorladığı için toplum tarafından karşılığını kaybetmiyor mu?

Bizlerin de TV 5 olarak, "sözü olan herkes için" anlayışı ile sürdürdüğümüz yayınlarımızda geldiğimiz noktayı dikkate alacak olursak; "Türkiye'nin İhtiyacı" olanı anlattığımız bir misyonu tamamlama noktasında olduğumuz söylenebilir. Artık Türkiye'de halk, her görüşten insanın ama uzman olanlarının ekranlarda yer almasını arzu ettiğini ve bunu gerçekleştirenlere ise değer verdiğini ve desteklediğini görebiliyoruz.

Peki bunun bir sonraki adımı ne olacak?

Bu sorunun cevabını da, düşünen, araştıran, sorgulayan halk isteyecek, medya temsilcileri de bu isteğe karşılık verecek. Hiç kimse, Türkiye'nin İhtiyacı olanı istemenin dışında başka bir şeyin gerçekleşmesini düşünmek bile istemez.