Erken teşhis için anne sırtıma bakarmısın?
Skolyoz, toplumumuzda nadiren görülse de ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir omurga rahatsızlığıdır. Omurganın yana doğru eğilmesinin yanı sıra kendi ekseni etrafında dönmesiyle ortaya çıkan skolyoz, özellikle genç yaşlarda sıkça rastlanan bir sorundur. Ergenlik döneminde hızlı büyüme ataklarıyla beraber eğriliklerin artabileceği konusunda uzmanlar uyarıyor.
Skolyozun erken tanı ve doğru tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabileceğini belirten Prof. Dr. Akif Albayrak, hastaların ve ailelerin bu konuda bilinçli davranmalarının kritik öneme sahip olduğunu vurguluyor. Erken teşhisle ameliyatsız tedavi şansının kaçırılmaması kritik öneme sahip diyor ve ailelere ‘’Anne sırtıma bakarmısın’’ sloganını hatırlatıyor.
Skolyozun belirtileri başlangıçta oldukça hafif seyreder ve genellikle gözden kaçabilir. Çocuklarda ve gençlerde genellikle omuz asimetrisi, giysilerin düzgün durmaması, bel hizasında dengesizlik veya vücudun bir yana doğru hafif eğik durması gibi belirtiler dikkat çeker. Ayrıca uzun süreli oturma veya ayakta durma sırasında sırt veya bel ağrısı gibi şikayetler de görülebilir.
Prof. Dr. Albayrak, bu belirtilerin aileler tarafından genellikle tesadüfen fark edildiğini ve erken müdahale edilmezse durumun hızla ciddileşebileceğini ifade ediyor. Bu nedenle ailelerin bu belirtilere dikkat etmeleri ve çocuklarınının ayda bir defa sırtlarını ayakta dik dururken ve 90 derece öne eğilmişken muayene etmelerini şüphe duyulan durumlarda bu sayede erken dönemde uzman bir hekime başvurmaları gerektiğini belirtiyor.
Skolyoz tanısı koymada kullanılan en yaygın ve basit yöntemlerden biri Adam testi olarak bilinen öne eğilme testidir. Bu test sırasında skolyozun sebep olduğu omurga rotasyonu ve bunun yarattığı kaburga kamburluğu kolayca tespit edilebilir. Tanıyı doğrulamak ve eğriliğin derecesini kesinleştirmek için uzman bir hekim tarafından röntgen çekilerek Cobb açısı ölçülür. Bu açı, skolyozun ne kadar ilerlediğini ve hangi tedavi yönteminin uygulanması gerektiğini belirlemek için kullanılır.
Tedavi süreci, skolyozun derecesine ve hastanın yaşına göre farklılık gösterir. Hafif dereceli eğriliklerde düzenli fiziksel aktiviteler, postür egzersizleri ve duruş eğitimi ile ilerleme kontrol altına alınabilir. Orta dereceli ve hızlı büyüme çağında olan çocukların eğriliklerinde ise egzersize ek olarak korse kullanımı önem kazanır. Prof. Dr. Akif Albayrak, korse tedavisinin etkili olması için günde en az 20-22 saat düzenli kullanımın şart olduğunu belirterek, ailelerin ve hastaların bu tedaviye disiplinle yaklaşmalarını tavsiye ediyor.
Eğrilik ciddi boyutlara ulaştığında, cerrahi müdahale gündeme gelebilir. Ancak cerrahi karar sadece Cobb açısı değerine bakılarak verilmez; eğriliğin ilerleme hızı, hastanın genel sağlık durumu, fonksiyonel kapasitesi ve yaşam kalitesi, kozmetik rahatsızlığı gibi faktörler bir arada değerlendirilir. Prof. Dr. Akif Albayrak, skolyoz ameliyatı öncesi hazırlıkların, ameliyatın başarısını önemli ölçüde artırdığını vurgulayarak, beslenme düzenlemeleri, psikolojik hazırlık ve kemik sağlığının desteklenmesinin sürecin olmazsa olmazları arasında yer aldığını ifade ediyor.
Ameliyat sonrası dönemde hastaların erken hareket etmeleri ve fizik tedavi programlarını düzenli uygulamaları, iyileşme sürecini hızlandırır. Bu süreçte doktor ve fizyoterapistlerin önerilerini sıkı şekilde takip etmek, düzenli kontrolleri ihmal etmemek önem taşır.
Son olarak ileri yaşlarda gelişen dejeneratif omurga rahatsızlıklarını ve bel ağrılarını önlemek için günlük yaşamda düzenli egzersiz yapmak, doğru duruş alışkanlıkları edinmek uzayan insan ömrü ile birlikte kaliteli ağrısız bir omurga için kilit rol oynar. Prof. Dr. Akif Albayrak, "Omurga sağlığınıza önem verin, erken tanı ve düzenli takip ile skolyoz kontrol altında tutulabilir," diyerek ailelere ve hastalara önemli tavsiyelerde bulunuyor.