İsmail Müftüoğlu, "Son pişmanlık para etmiyor..." başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İşte yazının tamamı...

Ahiretini berbat etmek için dünyevileşen insanlara şaşmamak mümkün değildir. Zira insanın tüm fiillerini (eylemlerini) tespit eden kâtibîn melekleri görev başındadır. Onlar zerre kadar hayrı tespit ettikleri gibi, şer olanları da defteri kebire geçirmektedirler. O defter, kıyamet mahşerinde önümüze getirilecektir. Yani gizli hiçbir şey kalmayacaktır. Zira Allah buyuruyor ki; “Ben size şah damarınızdan daha yakınım.” (Kaf/16) 

Buna rağmen, insanlar yaptığını görmezler diye düşünür ve onun için çalmayı, çırpmayı marifet sanırlar. Mal yığar, onunla övünürler. Oysa haram olan malın, onun için fitne sebebi olduğunu anlamaz, o malın, paranın zekâtını vermez ama bir sel veya deprem sonucu yerle yeksan olduğunu görür. O zaman da üzülür ama pişmanlıkları fayda sağlamaz, bir ekmek alabilmek için kuyruğa girer. Bunlar depremler sonucu yaşanan olaylardır.

Emanete hıyanet eden makam sahipleri de eninde sonunda perişan olur. Çünkü haramın sonucu budur. Devleti yönetenlerin, bürokratların, sanayicilerin, tüccarların, esnafın ezcümle herkesin buna dikkat etmesi gerekir. Buna riayet etmeyenler, malından fayda görmez, neslinden fayda görmez, işlediği günahlarla baş başa kalır.

Ayrıca bu gibi insanlar, hayatı boyunca, töhmet altında kalır. Toplum içinde yerilir. Geçici bir dünya için bunlara değer mi? Zira herkesin rızkına Allah kefildir. Bir vesile ile onu verir, dünyada hiç kimse aç kalmaz, az çok mutlaka nimetlenir.

Onun için kula kul olmanın anlamı yoktur. Çünkü kul sadece Allah’ın önünde eğilir, sadece O’ndan ister. Samimi ve muhlis dilekler de Allah tarafından kabul edilir. Ama bu anlayışı terk edenlere de bir vesile deprem vurur, sel ile yok olur. 

Haram hiçbir şekilde onaylanamaz. İnsanın değeri ruhuyladır. Ruh meşru ortamda her derde deva olur. Böylece kul da rahata ulaşır. Üzerindeki sıkıntılardan kurtulur, herkesin derdi ile hemdert olur, sevinciyle de mesrur olur, böylece huzur bulur.

İnsanın kasalar dolusu parası, altını olsa, ziyadesiyle gayrı menkulü bulunsa, uçağı, otomobili olsa dahi ölümden kurtulması mümkün değildir. Çünkü her insan ölecek, tüm birikimler geride kalacak, belki de işret âleminde kullanılacak ama hesabı sahibine sorulacak.

Hele kazanımlar haramlardan oluşursa, bu yükün altından kalkmanın son derece zor olduğu Allah’ın buyruklarından anlaşılıyor. Ayrıca gayrı meşru iktisapların faydası olmaz. Onun için herkes hayatını meşru zeminde yaşamalı, yanlış yollardan vazgeçmeye çalışmalı, ak-pak yüzü ile ömrünü tamamlamalı, nefsinin esiri olmamak için manevi dünyasını düzelterek yaşamaya bakmalıdır. Çünkü son pişmanlık para etmiyor, insan böylece kabre giriyor.

Hak söze kulaklarını tıkayanlar, bilsinler ki bunların sonu hüsrandır. Zira bunlar için; “Allah kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş, gözlerine de bir perde inmiştir. Bunlar çok büyük bir azaba müstahaktırlar.”(Bakara/7) buyrulmaktadır. Onun için seçim sonuçları beni ilgilendirmiyor, olan da hayır vardır.

Rahman ve Rahim,          

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz. 

“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”                 

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). Beylerbeyi – 01.04.2024