Yükselmekte olan ırkçılık ve milliyetçilik -1

Hepimiz, zaman zaman ırkçı saldırı ve söylemlere şahid oluyoruz. Toplumun birlik ve beraberliğine hak ve adalet duygusuna büyük zararı olan ırkçılık ve milliyetçiliği ayet, hadis, insan hakları beyannamesi ve Türkiye Anayasasına göre kısaca değerlendirmek istiyorum.

“Cahiliye toplumlarında, fertleri birbirine bağlayan bağ vatan bağı, millet bağı, beyaz olma bağı, aynı kabileden aynı ırka mensup olma bağıdır. Diğer bağların hiçbir önemi yoktur. Irkları için faydalı gördükleri her şeyi savunurlar, birbirlerine dostlukları da bu temeller üzerinedir. Bunlar için savaşırlar, bu bağlarla kendilerine bağlı olmayanlara önem vermezler kendilerine hak gördükleri hakları başkasına hak olarak vermezler, onlara başka türlü muamele ederler, hatta onları hor görür ve yanlarından kovarlar.

Müslümanlarda ise hangi ırk, toprak, renk ve milletten olursa olsun, Müslümanların bütün haklarına sahip olur ve onlar gibi muamele görür. İslâm’da ırkçılığın kesinlikle yeri yoktur. İslâm toplumunda insanî değer açısından beyazla siyah eşittir.

Kabile ve soyculuğa gelince; İslâm, bunu tamamen yıkmış ve bunu yerine hakka bağlılığı getirmiştir. Peygamber (sav) şöyle buyurur:

“Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et. Bir adam, “Mazlum iken ona yardım ederim; ama zalim iken ona nasıl yardım edeyim?” diye sordu. Peygamber, (sav) “Zulmetmesine engel olursun. Bu ona yardımdır” (Sait Havva-İslâm 237-238) diye karşılık verdi.

Yüce Allah (CC),

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah’a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar. Bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. Orada süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir. (Mücadele 22) buyurur.

Bir Müslüman, kardeşi, babası veya aşireti Müslüman değilse veya İslâm’ın yasakladığı herhangi bir haramı işliyorlarsa, diğer Müslümanlarla beraber onlara karşı olur. Bir Müslüman, akraba, soy, millet ve milliyetçiliği için İslâm’da nasıl uzaklaşabilir ki?

Peygamber (sav) şöyle buyurur: “Kim Allah’ın sözünün üstün olması için savaşırsa o Allah yolundadır.”

“Ey insanlar, sizi bir erkekle bir dişiden, Adem ile Havva’dan yarattık. Hem de sizi soylara ve kabilelere ayırdık ki birbirinizi tanıyasınız. Bilesiniz ki Allah katında en hayırlınız, takvası en üstün olanınızdır.” (Hucurat 13)

Allah (cc) yanında, ırk ve renkten dolayı bir insan, diğerinden üstün değildir. Üstünlük ancak takva iledir...

Hadisi şerifler

“İnsanlar, tarağın dişleri gibi eşittir. Hiç kimsenin başkası üzerinde, “Allah korkusu hariç” bir üstünlüğü yoktur.” (Keşfu’l-Hafa, 2846)

“Allahü teâlâ, cahiliyet övünmelerini sizden kaldırdı. Hepiniz Âdem (as) evlatlarısınız. Âdem ise topraktan yaratıldı.” (Tirmizi)

“Rabbiniz bir olduğu gibi, babalarınız, dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arab’ın Acem’e, Acem’in Arab’a üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.” (İbni Neccar)

“Kim ki bir dava uğruna ırkçılığı isteyerek ve ırkçılığa yardımcı olarak öldürülürse, ölümü cahiliye ölümüdür” (Müslim Tirmizi)

Bu ayet ve hadislerde de görüldüğü gibi ırkçılık, akîdevî olarak çok tehlikeli bir inançtır.  Bir müminin, haklı ve haksız olmasına bakmaksızın,  sırf ırkından dolayı, ırkdaşını savunması mümkün değildir.

Kısacası ırkçılık, insanı, Allahın iradesini ve yarattığını beğenmeyerek, Allah’a isyana götürdüğü gibi,  karşı ırklara, adaletsizlik ve hukuksuzluk yapmaya veya yapılanı görmemeye,  kin ve nefret beslemesine kadar götürür. (Devam edecek.)

Veselâm…