2020 yılını geride bırakıp 2021 yılından gün yemeye başladık bile...
Birçok kişiden “2020 yılının çok kötü bir yıl olduğunu ve umutlarını 2021 yılına bağladıklarını” gördük ve duyduk.
Gerçekten de suçlu olan gün, ay veya yıllar mıdır?
Elbette hayır.
Siz bardağa su koyarsanız suyun rengini, ayran koyarsanız ayranın rengini verir. Bardakta suç aramak doğru mu?
Bindiğiniz aracı, hangi yöne sürerseniz oraya gidersiniz. Suçlu olan araç mıdır?
Zaman da öyledir. Yaşadığınız süreçte, siz ne işlerseniz onunun sonucunu yaşarsınız.
Yaşadığınız zaman dilimini, sağlık, huzur, refah, barış, güven, adalet gibi güzel meziyetlerin olması ve insan için yaşanır hale getirmek de; savaş, zulüm, işkence, kan, gözyaşı, hukuksuzluk, baskı, inkâr, kutuplaştırma, ötekileştirme, yoksulluk, yolsuzluk, rüşvet, işsizlik, açlık gibi kötü icraatlarla hayatı çekilmez hale getirmek de o zaman diliminde yaşayan insanların elinde.
Yani günler, aylar ve yıllar, size bir şey vermez, siz ne katarsanız onu verir. Tencereye makarna koyarsanız pişmiş makarna, et koyarsanız pişmiş et yersiniz. Tarlaya buğday ekerseniz buğday, pirinç ekerseniz pirinç biçersiniz.
Yani olumlu ya da olumsuz icraatlar, yılların getirdiği değil, insanların elleriyle yaptıklarıdır.
Ayet-i Kerîmede de belirtildiği gibi: “İnsanların kendi ellerinin (irade ve ihtiyarlarıyla) yaptıkları işler (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesad meydana çıktı ki, Allah, işledikleri günahlardan bir kısmının cezasını (dünyada) onlara tattırsın. Olur ki (küfürden ve işledikleri günahlardan tevbe ederek) dönerler. (Rum,41)
“Hakikaten insan için kendi çalıştığından başkası yoktur” (Necm 39)
Üretim ve istihdama yönelik yatırımlar yerine, israf, savurganlık, tüketim, gösteriş ve betona yatırım yaparak işsizlik ve kötü ekonomiye sebep olanların, “Kötü bir yıl geçti” deme hakları olmadığı gibi, huzurlu bir yıl beklemek de doğru değildir.
Girdi fiyatlarını sürekli artırmakla, canlı hayvan ve et ithal ederek hayvancılığı bitiren, tüm tarımsal ürünleri ithal ederek çiftçi ve tarımı yok edenlerin “Kötü bir yıl geçti” deme hakları olmadığı, gibi huzurlu bir yıl beklemek de doğru değildir.
Eğitim ve öğretimde çağın kalitesini yakalayamayanların, müfredatta milli ve manevi değerler yerine, batı kültürünü önemseyenlerin, özgürlük, iş ve güzel bir yaşamla ilgili gençlerin gelecek umutlarını yok edenlerin “zamane gençleri” diyerek, gençlerden şikâyet etme ve “Kötü bir yıl geçti” deme hakları olmadığı gibi, huzurlu bir yıl beklemeleri de doğru değildir.
Adalet, hak ve hukuk yerine, adaletsizliğe, hukuksuzluğa, zulme, terör ve kadın cinayetlerinin artmasına sebep olanların, “Kötü bir yıl geçti” deme hakları olmadığı gibi, huzurlu bir yıl beklemeleri de doğru değildir.
Kutuplaştırma ve ötekileştirme ile herkesi düşman ve hain ilân edenlerin, başka dil ve ırkları inkâr ederek ırkçılık yapanların, “birlik ve beraberliğin” dağılmasından şikâyet etme veya “Kötü bir yıl geçti” deme hakları olmadığı gibi, huzurlu bir yıl beklemeleri de doğru değildir.
Elbette yoktur. İnsanlar, yaptıkları hataların, günahların, cürümlerin vebalini geçen yıllara yüklemekle kendilerini temize çıkaramazlar.
İnsana düşen şey,
Peygamber Efendimizin “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.” hadisine kulak vererek, herkes kendi ölçeğinde, her türlü kötülük ve adaletsizlikten vazgeçerek, yeni yıla adalet, hak, hukuk, iyilik, dürüstlük, doğruluk, barış kardeşlik ve eşitlik gibi güzel değerler katarak yaşanabilir bir yıl olmasını sağlamak olmalıdır.
Vesselâm...