Milletimiz, yıllardan beri, maalesef idarecilerimiz tarafından aldatılmaktadır. Nitekim önce tarihimizi yozlaştıran kanuni düzenlemeler yapılmış, sonuçta her alanda başkalaşma/değişme başlamıştır. Böylece laisizm, feminizm, nihilizm ve deizmle toplumumuz efsunlanmış, doğruyu düşünemez hale getirilmiştir.

Bir milletin ayakta kalabilmesi için, o toplumun aile yapısının sağlam temellere oturtulması gerekir. Yani aile için, huzurun devamını sağlayacak düzenlemelere ihtiyacı vardır. Ama maalesef medyayla, televizyon programlarıyla ailenin çökertilmekte olduğunu görüyoruz.

Allah: “Ey iman edenler! Kendinizi ve aile fertlerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, onun yakıtı insanlarla taşlardır” (Tahrîm/6) buyurmaktadır. Ama öyle bir ateşe düşmüş nesil türetildi ki, imanı çoraklaşmış, edep ve terbiyesi buharlaşmıştır. Onun için Allah’ın değil, çıplaklık yarışı yapan, ahlakı çökerten programlarla milleti şaşırtan sözüm ona programların sözüne daha çok itibar edildiğini görünce, vah ki halimize diyoruz.

Hadiste buyrulur ki: “Üç kimse cennete giremeyecektir: Ehline, evine girip çıkana aldırmayan deyyus, gece-gündüz içki içenler (alım yapanlar), kıyafet ve hareketlerinde erkekleşen kadınlar, kadınlaşan erkekler.” (Nesâî) Bugün ülkemizde bunlar aynen mevcut olup, görüntüler maalesef alçakça ve şarlatancadır.

Bu gibi insanlara alkış tutanlar da maalesef vardır. Bu kepazelikleri yaymak için program yapan hanımlara(!) ve erkeklere(!) yuh olsun. Bunları alkışlayanlara da yuh olsun. Bunları çalıştıranlara da yazıklar olsun.

Unutmamak gerekir ki; “Aile toplumun çekirdeği ve özüdür. Onu tahribe yönelmiş her şey toplumun tahribine yönelmiş demektir.” Ayrıca beyan edilir ki; ailenin temeli dört esasa dayanır:

· Karşılıklı sevgi,

· Karşılıklı saygı,

· Karşılıklı sabır,

· Karşılıklı sadakat.

Bu esasları bozan, kim olursa olsun, hain-i vatandır. Milleti zehirleyenlerdir. Çıplaklığı moda haline getirenlerdir. Zira aile kutsaldır, bu kaleye krallar, tâgûtlar, tiranlar, firavunlar girmemelidir. “Aile mutluluk ve ıstırabın müştereken yaşanıldığı, mukaddes bir müessesedir.” (Ali Rıza Demircan)

Onu tahrip için görevlendirilenlere dikkat etmelidir. Onları alkışlanmamalı, tam aksi yerilmelidir. Nitekim milli şairimiz Mehmet Akif haykırarak diyor ki:

“Âilî bir inkılâb olsun!” diyen me’yûs olur,

Başka hiçbir şey kazanmaz, sâde bir deyyus olur.

Çünkü “çıplak” inkılâbâtın rezâlettir sonu,

Ey denî kundakçılar, biz sizde çok gördük onu!

Gördük ancak onları durduramadık, anlayamadık, birlik olamadık. Onun için kahve, meyhane, sinema ve tiyatroya akın başladı. Aile yuvasındaki sevginin sonunu getirdik, freni tutmayan bir araba gibi, ahlakımızı, ar ve hayâmızı buharlaştırdık. Bu biedep hareketleri mazur göre göre alanları kirlettik, zinayı serbest bırakarak aile ocağını perişan hale getirdik.

İzzet Molla der ki:

Evinin hâline bak, devlete ta’riz etme,

Zira “Her aile bir tarihtir”; hatta okumasını bilene göre bir destandır. Ama onu koruyabilirsek, onu elin modasından, defile rezaletinden koruyabilirsek… İşte o zaman, ‘Ufukların Efendisi’ yeniden doğar. Akıncılar gibi serhat boylarında türküler söylenir. Yoksa akrepler, yılanlar ailenin üstüne çöreklenir.

Denir ki, bir aileyi haylaz evlat, huysuz avrat (koca), şoförü aşırı sürat, bir esnafı asık surat, bir siyasetçiyi de ihtiras yıkar. Bir ülkenin selameti, tarihine sahip çıkmakla, örf ve adetlerini yaşamak ve yaşatmakla, menfi bir fiile kucak açmamakla, milletin derdi ile hemdert olmakla, kederi ile mükedder olmakla mümkün olabilir. Göbek açmakla, dekolte giyinmekle, bukalemun gibi her renge girmekle yaraları sarmak, aileyi düze çıkarmak mümkün değildir.

Denildiği gibi: “Siyasetle iktisadı da içerisine alan din, bunlara nizam verir: ayakta tuttuğu aile ise devlete hayat verir.

Unutmamak gerekir ki; aile yuvası toplum düzeninin temeli, ruh ve ahlak sağlığının merkezidir. Aile kesinlikle korunmalı, onu tahrip edecek uygulamalardan uzak durmalı, rezilane programlardan ve takdimcilerden de uzak tutulmalıdır. Aksi halde aile çöker, ardından da devlet çöker, tarih buna şahittir.

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 01.09.2025