İsmail Müftüoğlu "Herkes aklını kullansın nefsini şımartmasın" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Gururlu ve azametli yürüyenlere, insanlara tepeden bakanlara, zaman zaman olsa da milleti azarlayanlara oy vererek, onları şımartma.
Yalan konuşan, çalan, soyan, sömüren insanların peşinde koşup yorulma. Zira onlardan fayda değil, zarar görmek mukadderdir.
İşte, siyasette, bürokraside ehliyetsizleri taşımaya çalışanların, onları makam sahibi yapanların peşinden koşup, yorulma.
Karındaş, partidaş düşüncesi ile imkân sahibi yapanlardan uzak dur. Zira onların birçoğu helal lokma yerine haram lokmaya iltifat etmekte, onların vebaline ortak olma.
Ülkenin menfaatine olan işlerde adil davranmayanlara, ekonomik çeteler oluşturanlara yaklaşma, onları desteklemek gibi bir yanlışa düşme, aksi halde perişan olursun.
Millete ait tüm yetkileri, kim olursa olsun, bir kişiye tahsis etme gibi bir yanlışı asla onaylamaya kalkışma, gelecek zarardan payına düşecek olanı unutma. Böylelerini oy vererek destekleme. Zira beşer şaşar. Böylece büyük sıkıntılara sebebiyet verenlere ortak olursun.
‘İtibardan taviz verilmez’ diyenleri de dinleme. Zira itibar, ahlaklı olmakla ve ehliyetle elde edilir. Milleti aç bırakarak itibar sağlanamaz. Bunların yalanlarına uyma, sonra yanarsın.
Kartondan kule olan siyasetçilere ve akademisyenlere, bürokratlara ziyadesiyle iltifat etmeye kalkma, zira: “Âyînesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz.” Bunların birçoğu sadece -cek, -cak’la konuşur, buna rağmen sözlerinde de durmazlar. Bunların peşinde koşma, hem kendine hem de millete zarar verirsin.
Birikimi, tecrübesi olsa bile aldatıcı konuşmalar yapanlardan uzak dur, onları oy vererek taltif etme, pişman olursun.
Ülkenin selametini değil, kendi makamını korumak için gündeme getirilen açılım safsatalarına inanma. Zira taban zorlanmaktadır. Bu gibilerin beyanatlarına inanma. Onlardan uzak durmak, selamete vesiledir.
Ülkenin siyasetini kirletenlerden, sosyal yapıyı bozanlardan, ekonomik sıkıntıları başa bela edenlerden uzak durmak, hakşinaslıktır.
Malumdur ki, akılcı ve dürüst konuşanlar topluma ayna tutar, yol gösterir. Nefsini tatmin için konuşanlar ise iltifat görmez, zaten bunlara asla iltifat edilmemelidir.
Görmedim, duymadım, bilmiyorum diyerek ülkedeki haksızlıklara ses çıkarmayanlardan, adil yönetici çıkmaz. Adil olmayanlara alâka duyulmaz. Böyleleriyle arkadaş da olunmaz.
Hakkı gizleyenlere makam tevdi edilmez. Edilirse, topluma eziyet edilmiş olur. Çünkü yönetimde ahlak önem taşır. Ahlaksız insanlara itibar ederek, oy verilmez.
Konuşmalarıyla milletini aldatanlardan uzak durmak, cemiyetin korunması için elzemdir. İnsanın boyuna posuna bakarak değerlendirme yapmak aldatıcı olur, ayrıca zulümdür. Bunlarla aynı paralelde bulunmak haksızlık sebebidir.
Gazze soykırımı karşısında sessiz sedasız duranlara, ölen canlara acımayanlara, aç kalmış bebelere ve çocuklara el açamayanlara, sadece kınamalarla yetinenlere güvenip, peşlerinden ayrılmayanlara acımak gerekir. Zira bu gibiler mankurtlaşmış insanlardır. Bunlara uymak, felakete davetiye çıkarmaktır.
Yaptıkları haksızlıkları gizleme adına, yeniden kanun değişikliği yapanlara iltifat, millete zulümdür. Zira bu, haksızlığa prim vermektir. Yanlışı onaylamak demektir. Böylece harama yol vermek demektir.
Her konuda kültür eksikliği içinde bulunan, tarihinden habersiz, örfünden bihaber insanlara makam vermek için çalışanlara acımak gerekir. Her konuda talanı mubah gören bu tiplere el açmak, onları kucaklamak ciddiyet yoksunluğudur.
Unutmamak gerekir ki: “Men tâle gafletuhu zâle devletuhu.” Yani; “Gaf1eti derin ve uzun olanın devleti yok olur.” Onun için herkes aklını kullansın, nefsini şımartmasın…
Sonuç olarak, II. Bayezid’in dediği gibi:
Kendi kendine ettiğin âdem,
Bir araya gelse edemez âlem.
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 18.08.2025