İsmail Müftüoğlu "Ayıdan Post Gâvurdan Dost Olmaz" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
ABD, devlet olduğu günden itibaren ve bilhassa Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan üzerine tam anlamıyla baskı kuran D. Trump döneminde, geri kalmış ülkelerin yer altı ve yerüstü zenginliklerine el koyarak büyük güç haline gelmiştir. Dilediği ülkelerde operasyonlar yapmış ve elanda saldırganlığı devam etmekte ama ona hesap sorabilecek bir güç de henüz oluşmamıştır.
Zira:
· Batı dünyası, bugüne kadar, ABD’ne karşı bir öfke dahi göstermemiş, ABD’nin yaptıklarını görmemezlikten gelmiştir.
· ABD’ni yaptıklarından dolayı kınayan bir devlet veya kuruluş dahi olmamıştır.
· ABD yaptıklarından dolayı hiçbir yaptırımla baş başa bırakılmamıştır.
‘Uluslar arası Toplum’ dediğimiz tüm bu küresel sistem sessiz bir seyirci olarak kalıyor. ABD bir haydut gibi, ülkelere saldırıp, hayallerini korkunç kâbuslara dönüştürüyor.
Zira:
· Kınama yok,
· Azarlama yok,
· Hoşnutsuzluk yok,
· Baş kaldıran yok,
· Sadece korkak, utanmaz ve ikiyüzlü bir küresel vicdan var.
Şimdi ihtiyaç duyulan şey, ABD’nin yaptıklarını gündeme taşıyarak, bu canavarın önüne geçmeye çalışmaktır. ABD’nin riyakâr yüzünü böylece dünyaya duyurmaktır. İşlediği cinayetleri devamlı hatırlatmaktır. Böylece tecavüzlerini efkâr-ı umumiyeye duyurmaktır. ABD’nin azgınlığını yeni nesillere aktarmaktır.
ABD bugüne kadar, takribi 26 ülkeyi bombalamış veya işgal etmiş, bazılarını da darbeleri gündeme getirerek, perişan etmiştir. “İkinci Dünya Savaşından günümüze kadar perişan ettiği ülkelere gelince:
· Japonya: 6 ve 9 Ağustos 1945,
· Kore ve Çin: 1950-1953 (Kore Savaşı)
· Guatemala: 1954, 1960, 1967, 1969,
· Endonezya: 1958,
· Küba: 1959-1961,
· Kongo: 1960,
· Laos: 1964-1973,
· Vietnam: 1961-1973,
· Kamboçya: 1969-1970,
· Grenada: 1983,
· Lübnan: 1983-1984 (hedeflerine saldırı)
· Libya: 1986, 2011, 2015,
· El Salvador: 1980,
· İran: 1987, 2025,
· Panama: 1989,
· Irak: 1981, Körfez Savaşı: 1991, ABD’nin saldırıları: 2003 ve 2015.
· Kuveyt: 1991,
· Somali: 1993, 2007, 2008, 2011,
· Bosna: 1994, 1995,
· Sudan: 1998,
· Afganistan: 1998, 2001-2015,
· Yugoslavya: 1999,
· Yemen: 2002, 2009, 2011, 2024-2025,
· Pakistan: 2007-2015,
· Suriye: 2014-2015.”
ABD bu ülkeleri vurarak çökertmiş, elan da fırsat buldukça vurmaya devam etmektedir. Gücü ile baş kaldıranları ezmeye çalışmaktadır.
Maalesef dünya da ABD’nin yaptıklarını görmemezlikten geliyor. Hiçbir devlet ABD’ni kınayamıyor, ne oluyorsun diyemiyor. Zira gücü sebebiyle bir nevi firavunlaştı, baş kaldıran ülkeleri derhal çökertiyor.
ABD, sadece MSP-CHP koalisyonunda dinlenmedi. Kıbrıs Barış Harekâtını önlemeye çalışmasına, 6 ve 7. Filoları göndererek tehdit etmesine rağmen, Türk hükümetini ve silahlı kuvvetlerini dize getiremedi. Ülkemizi tehdit etti, silah ambargosu koydu, biz de MSP-CHP koalisyonunun devamında kurulan 1. Milliyetçi Cephe Hükümetinde (Adalet Bakanı olduğumuz dönemde) ABD’nin tüm üslerini kapatarak, Türk bayrağını dalgalandırdık. O bize değil, biz ABD’ne diz çöktürdük. Demek oluyor ki: “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir / Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”
Maalesef bugün ABD, hükümetimizi dize getirmek için elinden geleni esirgemiyor. Bir nevi kedinin fare ile oynaması gibi, bizimle oynamaya devam ediyor. Buda bize “Ayıdan post, gâvurdan dost olmaz” atasözümüzü hatırlatıyor.
ABD’nin baskısından kurtuluş, şahsiyetli dış politikaya geçmekle mümkün olur. Bir de eskiden olduğu gibi, ‘Adil Düzen’le sağlanabilir.
Unutmamak gerekir ki:
Aptal siyasetçiler problem değildir,
Problem onları seçen aptalların varlığıdır.
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 06.11.2025