Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisine yapılan saldırının 12. yıldönümünü anıyoruz.

Ama nasıl? Hangi yüzle ve layık şekliyle ana biliyor muyuz?

"Allah yolunda öldürülenlere «ölüler» demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız." (Bakara 154)

Bu ayeti kerimeye istinaden şehitlerimize hitap edeceğim.

Ey şehitler, bilseniz sizden sonra neler oldu neler!

Ey şehitler, her yıl şahadetinizin yıldönümünde, bizim hamasi nutuklar attığımıza sosyal medya paylaşımlarımıza bakmayın? Dilimiz sizinle, ama desteğimiz hep sizin davanızı satanlara oldu!

Malumunuz, Sizin gitmenize müsaade edenler ve dönemin Başbakanı Erdoğan "Otorite biziz, biz izni verdik." (2014) demişti. Ama sizin de bizzat yaşadığı ve şahit olduğunuz gibi, katil sürülerinin saldırısına uğradığınız anda ve bütün yardım çığlıklarına rağmen "ne bir savaş gemisi ne de bir savaş uçağı gönderilmedi, sizi vahşi katiller sürüsü İsrail askerlerinin insafına bıraktık ve gemiye inişlerini, filim seyreder gibi seyirci kaldık. Ve maalesef "Mavi Marmara" "Kızıl Marmara’ya" dönüştü.

Çok üzülmüşlerdi, içleri çok yanmıştı. Ama olsun bu olay uzun zaman onlara çok yarayacaktı. Ve öyle de oldu. Yıllarca seçim meydanlarında "Mavi Marmara şehitlerimiz" diyerek oy toplamayı da ihmal etmediler.

Sonra ne olduysa bir anda her şey tersyüz oldu. İsrail'den telefon üzerinden özür! aldık" dediler ve hemen uluslararası mahkemelerdeki tüm davalardan vaz geçtiler.

Daha acısı ne oldu biliyor musunuz? Elbette biliyorsunuz ama ben yine söylemiş olayım; dün "Otorite biziz, biz izni verdik." deyip sizin üzerinizden siyasi rant elde edenler bir anda "Gazze'ye yardım götürürken bana mı sordunuz?" (2016) diyerek bir de fırça atmasın mı! Ve sizinle beraber biz de şaşırmış, yıkılmış ve şok olmuştuk.

İsrail’in yaptığı hiçbir anlaşmaya sadık kalmadığı ve BM’nin aldığı onlarca kararını takmadığı bilindiği halde, milletin gazını almak için güya bir anlaşma yapılmıştı! Ama ne Gazze ablukası kalktı, ne yardımlar serbest götürülebildi ve ne de katil ve haydut İsrail askerlerine bir ceza verilebildi! Sizin anlayacağınız, katil ve haydut İsrail sürülerinin yaptığı katliam, birkaç kuruş dolar tazminat karşılığı yanlarına kar kaldı!

Daha neler oldu neler

Bildik İsrail, zulüm, vahşet ve katliamlarına devam etti. Zaman zaman ve özelikle Ramazan aylarında Gazze’yi kuşatmaya karadan ve havadan bombalamaya devam etti. Yüzlerce Filistinli kardeşimiz sizlere katıldı. Bizim iktidar sakinleri de, her seferinde "hesap sorarız" diye meydan okuma nutuklarıyla katliamları durduramadı ve Gazze’ye gidemedi ama milletin gazını almayı başardı!

İktidarın hamasi nutuklarından cesaret alan ve gaza gelen İslami STK'lar da basın açıklamaları, yürüyüşler ve araç konvoyları ile meydanları inletti! Tabi ki İsrail duymadı, görmedi ve takmadı bildiğini yapmaya hep devam etti. O öldürdü biz konuştuk, biz konuştuk o öldürmeye devam etti.

Daha neler oldu neler?

Her ne kadar AKP'li yetkililer ve iktidar sakinleri hamasi meydan okumalar yapsalar da, İsrail’le olan olumsuz ilişkiler, içlerini yakmakta, arayı bulmanın yollarını arıyor ve İsrail'e sıcak mesajlar vermeyi de ihmal etmiyorlardı.

Nihayet; AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MKYK toplantısının ardından: "Kuşkusuz İsrail Devleti ve halkı Türkiye'nin dostudur”. (20 Ara 2015) ve Erdoğan: “Bizim İsrail'e ihtiyacımız var” (02.01.2016) diyerek terör devleti İsrail’le “normalleşme” sinyallerini vermeye başladılar.

Daha neler oldu neler

İsrail Cumhurbaşkanı katil Herzog Akp iktidarı tarafından Türkiye'ye davet edildi ve samimi pozlarla en yüksek dereceden törenlerle karşılandı ve yeniden dostluk kuruldu, ticari anlaşmalar imzalanarak dostluklar pekiştirildi.

Bir de üstüne, Erdoğan: "İsrail'le siyasi ekonomi ilişkiler için attığımız adımlar başka Kudüs davası başka." demesin mi! (20/04/2022) Bir kez daha sizinle beraber yıkılmış ve şok olmuştuk!

Daha neler oldu neler?

Dışişleri Bakanımız İsrail'e gitti ve iki dostun uzun zaman ki, görüşmemesindeki büyük hasreti, yüzlerindeki mutluluğu ve sevinci sizinle beraber müşahede ettik! Ama ne samimiyet! Manzara, susayan toprağın suya kavuşması gibi samimi ve içten idi. Sanki katledilen kendi vatandaşları değildi gibi rahat ve samimi idi!

Daha neler oldu neler?

Bu ziyaret ve samimiyet yetmezmiş gibi, terör devleti İsrail'in Dışişleri Bakanını da Türkiye'ye davet etmesin mi? İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’te "Döner kebap olacaksa geliyorum" şartıyla daveti kabul etti ve dostların samimi gülüşleriyle dostluklar perçinleşti. Bir kez daha sizin gibi biz de yıkıldık ve şok olduk.

Ve yine sizin de şahit olduğunuz gibi bütün bu ziyaret, yapılan antlaşma ve kurulan samimi dostluklara karşın, bazı muhalefet partilerine aslan kesilen "İslami STK'lar" ne hikmetse iktidara karşı sesleri çıkmadı, dilleri dönmedi ve suspus kaldılar. Ne basın açıklamaları, ne araç konvoyları ve ne de yürüyüşler… Yıl dönümlerde “kahrolsun İsrail” dediler ama İsrail’le dostluk kuran ve ticarette rekor kıran AKP iktidarına iki çift laf edemediler. Acaba başka meşguliyetleri başka hesapları, atama bekleyen kadroları mi vardı? İktidar kızmasın ve üzülmesin de, şehitler duymaz mı zan ettiler?

Ve daha neler oldu neler?

Sizi fazla üzmeden buradan keseyim de, sizden sonra kim ne söyledi, ne yaptı, hangi servetleri kazandı ve kim hangi makamları elde etti zaten biliyor ve hesap günü defterler açıldığında hepsini göreceksiniz.

Ve daha neler olacak neler?

Ve son söz olarak, kusurumuza bakmayın, size layık olamadık.

Vesselam.