Adalet; “eşit olmak, eşit kılmak, denklik, denge, doğru davranmak, hakka göre hüküm vermek, davranış ve hükümde doğru olmak, bir şeyi yerli yerince yapmak," diye tarif edilir.

Adaletin zıttı, haksızlık yapmak ve doğru yoldan sapmak gibi anlamlara gelen zulüm kavramıdır.

Adâlet, Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde genellikle “düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, doğru yolu izleme, takvaya yönelme, dürüstlük, tarafsızlık” gibi anlamlarda kullanılmıştır.

Maide Suresi, 8. Ayeti kerimede:
“Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın.”

Nisa Suresi, 58. Ayeti kerimede:
“Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor.”


Resûlullah (sas) Mekke'de işkence gören ashâbına şöyle demiştir:
“Habeşistan'da, ülkesinde hiç kimseye zulmedilmeyen bir kral vardır. Allah (cc) sizin için bu durumdan bir çıkış ve kurtuluş yolu gösterinceye kadar orada kalın...” (Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ , IX, 17) Dikkat edilirse, orada bizden olan biri var demiyor “adil bir kral” diyor.

İslâm düşünürlerine göre adâletin yakından ilgili olduğu diğer bir kavram da “eşitliktir.” Hatta İbn Miskeveyh, adâletle eşitliği eş anlamlı saymıştır. (Tehẕîbü’l-aḫlâḳ, 141-142)


Kur’an-ı Kerimde yaklaşık 32 ayeti Kerimede, Peygamber Efendimizin bir çok hadisi şerifinde ve İslam alim ve filozofların bir çok sözlerinde “adalete” çok büyük önem verilirken, AK Parti iktidarı ve özelikle Başkanlık Sistemiyle “Adaletin şaftı” kopmuş, yargı, atama, ihale, para harcama, emek, yatırım ve devletin her kurumunda adalet ve liyakat yerine yandaşlık ve karşıtlık ölçü alınır hale gelmiş, “adalet” sadece yazılarda, tabelalarda ve söylemlerde kalmıştır. Öyle ki aşağıdaki iddia ve haberler sıradanlaşmış;

Siyasi görüşüne göre ihalelerin dağıtıldığı veya işe alımların yapıldığı,

Siyasi görüşüne göre, yargı mekanizmalarına atamaların yapıldığı, hukukun uygulandığı ve düzmece raporların hazırlandığı,

Siyasi görüşüne göre, peşinen suçlamaların yapıldığı, cezaların kesildiği ve yargı kılıfıyla kararların açıklandığı,

Siyasi görüşüne göre, kin, nefret ve intikam duygusuyla davaların açıldığı, gizli tanıkların görevlendirildiği, delillerin “kopyala yapıştırla” oluşturulduğu, yargılama sürerken, kişilerin meydanlarda suçlu ilan edildiği, yargı mekanizmasına baskı yapıldığı ve kararlar aldırıldığı,
 
Siyasi görüşüne göre, af yasalarının çıkarıldığı, hastalık veya kocamaktan dolayı cezanın kaldırıldığı veya kaldırılmadığı bir dönemi yaşıyoruz.

Cezaevinde adalet bekleyen mahpuslar!

Bir iki örnek verecek olursak; Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan,

Pütürge’de partili affı!
Malatya Pütürge’de Saadet Partili iki sandık görevlisini katleden ve aynı zamanda Pütürge AKP’li Belediye Başkanın babası olan Hacı Sülük'ü af etti. Hangi hakla? Şahsa karşı işlenen bir suçu ancak hak sahipleri af edebilir. 

Bu katilin oğlunu Belediye Başkan adayı yap, yetmedi üstüne katili af et! Bir Cumhurbaşkanı af edecekse ancak devlete karşı işlenen suçları af edebilmeli.

28 Şubat Darbecileri ve AKP-CHP anlaşması!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le görüşme sonrası AKP ve CHP’nin Özel’in dönemindeki ilk işbirliğinin göstergesi olarak, 28 Şubat darbecileri olan komutanları af etti ve cezalarını kaldırdı. Tamda Özgür Özel'le konuşulduktan sonra ve Kobani davasının açıklandığı gün! Acaba bu birilerine sus payı mıydı? Siyasi bir mesaj ve beklenti olmasaydı bu komutanların raporları bir yıldır masada, niye bugüne kadar beklendi?

Peki hem Hacı Sülük ve hem de 28 Şubat darbeci komutanları yaşlılık ve hastalıktan dolayı af ediliyorsa, cezaevlerinde tutuklu başka hasta veya yaşlı yok mu? Elbette vardır. 2022 yılında 76’sı ağır olmak üzere tam 351 tutuklu çeşitli hastalıklardan dolayı cezaevinde hayatını kaybetmiş. Hastalık veya kocamışlıktan dolayı bunların cezaları neden kaldırılmadı?

Hani adalet ve eşitlik?

30 Kasım 2023 tarihi itibariyle hapishanelerde 651'i ağır olmak üzere, toplam 1517 hasta tutuklu bulunmaktadır. Bunlara hastalık veya kocamışlıktan dolayı neden 104. Madde uygulamıyorlar ve cezaları kaldırılmıyor? Hani adalet ve eşitlik?

Kobani davası, süreci ve sonuçları hakkında süren şaibe ve tartışmalar…

Binlerce KHK mağduru vatandaşımız adalet bekliyor.

On binlerce kişi KHK’larla peşinen suçlu ilan edildi. Elbette şiddete ve herhangi bir olaya karışan kişiler cezasını alsın. Ama dün yasal olan bir bankaya para yatırmış, yasal olan bir sendikaya, dersaneye veya gazeteye üye olmuş diye kişilerin mağdur edilmesi, çaycıya ve çorbacıya bile cezalar verilirken, cemaatla içli dışlı olan siyasilere dokunulmaması, muaf tutulması hatta bakanlıklara ve üst kademelere atanması hangi adalete sığar?

Ülkemizin kangren bir sorunu haline gelen ve “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin ihlal edildiğini AİHM kararlarıyla da ortaya konulan KHK mağdurlarının, mağduriyetlerinin bir an AİHM kararları, iç hukuk ve mevcut anayasaya uyularak giderilmelidir.

Adaletin önemiyle ilgili birkaç söz:
•​Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır. (Hadis)
•​Bir günlük adalet altmış yıllık ibadetten faziletlidir. (Hadis)
•​Adalet, toplumların nefes borularıdır.” (Raif Necdet Kestelli)
•​Adaletin hâkim olduğu yerde, silahın yeri yoktur. (J.Amyot)
•​Kılıcın yapamadığını adalet yapar. (Kanuni Sultan Süleyman)
•​Kötülüğü adaletle, iyiliği de iyilikle karşıla. (Lao-Tse)
•​Kuvvetsiz adalet aciz, adaletsiz kuvvet de zalimdir. (Pascal)
•​Devletin hazinesi adalettir. (Konfuçyus)
•​Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur. (Montaigne)

Sonuç olarak, kişinin, ırkı, rengi, dini, dili, sosyal statüsü fikri ve siyasi görüşü ne olursa olsun hukuk ve kanunlar önünde eşit olmalı ki adalet olmuş olsun.

Adil bir Türkiye ve dünya dileğiyle...

Vesselam