Saadet Partisi GM Başkanlık Divanı Üyesi Üyesi Fesih Bozan "Sebep İktidardır!" başlıklı bir yazı kaleme aldı...

Fesih Bozan'ın yazısı: 

Sebep İktidardır! 

Malum siyaset insanları idare etme ve devleti yönetme sanatıdır. Yani laf değil, icraattır. 

Aldığı kararlarla, toplumu şekillendirdiği ve etkilediği için hayatımızdaki en önemli kurum, siyaset kurumudur. Çünkü eğitimden sağlığa, maaş zamlarından hayat pahalılığına, tarımdan sanayiye, savaştan barışa, her alanda karar alan siyaset kurumudur, siyasetçidir, yani iktidardır
 
Başka bir ifade ile, siyasiler, toplumda var olan sorunları çözebilecekleri gibi, kartopu gibi büyütebilir de. Hayatımızı, huzur ve sevgi bahçesine çevirebilecekleri gibi zehir de edebilirler. 

Bunu bir kaç örnekle açarsak; 

Bugün hayat pahalılığı ve zamlar altında inim inim inliyorsak, bunun sebebi ekonomiyi kötü yöneten ehliyet ve liyakat sahibi olmayan, seçtiğimiz siyasiler ve iktidardır. 

Bugün ev sahibi ve kiracı, alıcı ile satıcı, alacaklı ile borçlu karşı karşıya gelmişse, 2022 yılında “icra ve iflas” dairelerindeki dosya sayısı önceki yıllardan devredenlerle birlikte toplam 33 milyon 275 bin 632'ye ulaşmışsa, bunun sebebi ekonomiyi kötü yöneten seçtiğimiz siyasiler ve iktidardır. 

Bugün çocuklarımız işsiz, gençlerimiz yurt dışına gidiyor ve her alanlarda beyin göçü yaşıyorsak, bunun sebebi, üretim, istihdam ve ekonomiyi kötü yöneten seçtiğimiz siyasiler ve iktidardır. 

Bugün çiftçimiz girdi maliyetlerinden, esnafımız sattığını yerine koyamamaktan, vatandaşımız alamamaktan şikayet ediyorsa, bunun sebebi, tarım ve hayvancılıkta doğru planlama yapamayan, üretimde girdi maliyetlerini artıran ve ekonomiyi kötü yöneten, seçtiğimiz siyasiler ve iktidardır. 

Bugün çocuklarımız manevi değerlerinden uzaklaşmış, çeşitli suçlara ve uyuşturucu belasına bulaşmış, hedefi ve gelecekle ilgili bir umudu kalmamışsa, gençlerimiz işsizler ordusu haline geldiği halde, kalifiye çalışan bulunamıyorsa, bunun sebebi, 21 yılda tam dokuz Milli Eğitim Bakanı değiştirerek bir eğitim politikasının ve doğru bir müfredata sahip olmadığını gösteren, seçtiğimiz siyasiler ve iktidardır. 

Bugün hiç kimsenin, can, mal, din, akıl ve nesil emniyeti yoksa, insan hakları ve özgürlükleri baskı altında ise, muhalif sesler susturuluyorsa, bunun sebebi baskı ve korku politikasıyla, iktidarını sürdürmek isteyen, seçtiğimiz siyasiler ve iktidardır. 

Bugün herkes adalet arıyor ve adalet mekanizmasından şikayet ediyorsa, kişiye göre yargı karar veriyorsa, bunun sebebi adalet kurumlarını siyasallaştıran ve hukukun gücü değil, güçlünün hukukunu uygulayan, bizim seçtiğimiz siyasiler ve iktidardır. 

Bugün, on binlerce vatandaşımız, KHK ile mağdur edilmişse, adil yargılamadan ziyade baskı altında veya taraflı yargıyla yargılamaya maruz kalmışsa, çocukları ve aileleri de cezalara ortak edilmişse, berat edenler bile görevlerine başlatılmıyorsa, bunun sebebi seçtiğimiz siyasiler ve iktidardır. 

Her türlü şiddet ve terörü red eden biri olarak söylüyorum, bugüne kadar 50 binin üzerinde insanımızın hayatına kaybetmesine, milyarlarca dolar milli servetin harcanmasına sebep olan, dış mihraklara ve terör örgütlerine zemin ve malzeme olan, Kürt halkını inkar ve asimilasyon politikalarıyla “Kürt Sorununu” çıkaran, devam ettiren, nemalanan, hatta siyasi rant için çözmeyen,  bizi yöneten siyasiler ve iktidarlardır. 

Bugün terör örgütü İsrail, Gazze'de katliam, vahşet ve soykırım uyguluyorsa, STK’lar, alimler ve bütün vatandaşlar, çeşitli protestolarla tepki gösterdiği halde, İsrail katliamlarına devam ediyorsa, bunun sebebi bir yaptırım uygulamadığı gibi her türlü ticaretini devam ettiren, bizim seçtiğimiz aciz ve işbirlikçi iktidardır. 

Dolaysıyla bütün yaşadığımız sıkıntıların sorumlusu dünden bugüne bizi yöneten iktidarlardır. 

Ama tek sorumlu elbette yalınız iktidarlar değil, bu iktidarları seçen bizleriz de. Çünkü, “Sebep olan, yapan gibidir” 

“Ne ekersen onu biçersin” 

“Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir…” (Şura 30)

Sonuç olarak, huzur ve barış, birlik ve beraberlik, adalet ve eşitlik, özgürlük ve güven, üretim ve istihdam, güçlü ekonomi ve onurlu bir dış politika, yaşanabilir adil bir Türkiye ve Dünya için, liyakat ve adalet sahibi siyasi kadro ve partiyi iktidara taşımak zorundayız. Ki bu durumda ülke ve millet olarak, hepimiz kazanmış olacağız. 

Her seçim öncesi, oluşturulan gerginlik, kutuplaştırma ve ötekileştirme algıları etkisinde kalmayarak, parti ve şahıslara taparcasına, inat ve kinle değil, söylem ve icraatlara göre tercihimizi yapmalıyız. Örneğin, son terör saldırısı ile 12 askerin hayatını kaybetmesi sonrası Cumhurbaşkanı ve Bahçeli’nin yaptığı talihsiz açıklamalar sonrası, cenaze namazlarında muhalefet partilerine gösterilen nahoş tepkilerle, mevcut iktidarın, bundan nemalandığını artık görmemiz lazım. 

Bu öneminden dolayı vatandaşlar olarak, siyasi partilerde aktif görev almasak ta, doğru kişi ve doğru partiyi seçebilmek için siyasetçileri ve siyasi partileri takip etmek, çok önemlidir. 

Algı ve laf edebiyatı ustalarına kanmamak, ödediğimiz bedel ve kayıplara yeter demek, bizim elimizde. 31 Mart 2024 Mahalli seçimler, büyük bir fırsat olarak önümüze gelmektedir. Bu vesile ile ülkemize ve bütün vatandaşlarımıza, Saadetli bir gelecek diliyorum.

Vesselam